Siyasi-sivil ayrımı yapmadan, hiyerarşik sıralama da gözetmeden üç isim sayalım, kamuoyundaki üç beklentiyi yansıtalım.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ...
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın, GATA'ya yapacağı hasta ziyaretinin "türban" engeline takılmasıyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nun aktarımı ile "Keşke yaşanmasaydı, bugün savunamayız!" dedi. Lakin gerisini getirmedi. Peki şimdi ne olacak? Türbanlı bir hanım Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne muayene olmak için gittiğinde başını bağlama biçiminin değiştirilmesi yine istenecek mi? Veya türbanlı bir başka hanım, hastasını görmek istediğinde nasıl bir muamele ile karşılaşacak? Tedavi amaçlı gelenlere dönük kısıtlama devam edecek de ziyaretçilere kolaylık mı sağlanacak? Bu esneklik, mesai saati bitimine mi endekslenecek, yoksa arka kapı formülü mü gösterilecek? Org. Başbuğ'un mesajı, VIP konuklara özel mi kalacak? Özetle Genelkurmay Başkanı, "askeri tesisler-türban ikilemi"nin nasıl çözüleceğini uygulamada da gösterebilecek mi?
Bir diğer husus ise EMASYA Protokolü. Protokol, kurumsal mutabakatla yürürlükten kaldırıldığına göre, garnizonların arka bahçe gibi gördüğü sivil alanda, sivil şahıslara yönelik topladığı "istihbaratlar" ne olacak? Olağanüstü durumlarda asayişi sağlamakla görevlendirilecek birliklerin hazırlıklı olması gerekçesine dayandırılan "fişlemeler" imha edilecek mi?
***
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal...
Cüppeli Ahmet Hoca'ya "geçmiş olsun" demesine siyasi anlam kazandırılmamasını isterken haklıydı. Tesadüfen gerçekleşen nezaket konuşmasından CHP'nin iç dinamiklerine dönük yeni misyon üretilmesi de gerçekçi değil. Lakin Baykal'dan beklenen, bir ara gündeme getirdiği, sonra sağını solunu doldurmadığı "Anadolu Müslümanlığı" kavramını açmasıdır. Baykal'ın, İslamiyet'le, örtünme ile ilgili görüşleri zaman zaman dışa yansımış ama pratik hayattaki karşılığını ölçme durumu olmamıştır. Anadolu insanının dinini yaşama biçimi, CHP için siyasi yaftalama veya ötekileştirme aracı mıdır? Babasının cenaze namazı kılınırken cami avlusunda kenarda duran veya cenazenin arkasından alkış tutan insanlarla, saf tutup Fatiha okuyan insanlar arasında yakınlaşma nasıl sağlanacaktır? Dini siyasete alet etmeden, muhafazakâr, mütedeyyin insanlar sol siyasette kendisini ifade edebilecek midir? Yerel seçim öncesi çarşaf açılımı, genel seçimi öncesi ilahiyatçı hoca transferini aşan bir model önerisi var mıdır? Yoksa bütün bunlar sağa kayma olarak mı karşılanacaktır?
***
Ve MHP Lideri Devlet Bahçeli...
Sokakta izlediği tansiyonu düşürme stratejisini, Meclis'te ve medya ile ilişkilerde de sürdürme yükümlülüğü altındadır.
MHP kanadında giderek kronik hal alan medya takıntısı ise üzerinde durulmaya değer bir husustur. MHP haberlerine yeterince yer verilmediği iddiasıyla başlayan muhakeme süreci, "siyasi tehdit algılaması"na bile dönüştürülebilmektedir. Türkiye'de iktidarları medya iş başına getirmediği gibi iş başında da medya tutmuyor. Saha çalışmasına odaklanamayan partiler, -savunduğu görüş ne olursa olsun- bir süre sonra bahanesini medya üzerinden üretebiliyor. MHP'nin, cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasanın 10 ve 42. maddesinin değiştirilmesindeki tutumu, kamuda hizmet veren hizmet alan ayrımı gayet iyi biliniyor. Demokratik açılımın, ülkenin bütünleşmesine değil çözülmesine yol açacağı tezi de her yönüyle irdeleniyor. Farklı medya kuruluşlarındaki haber ve yorumların isabetini de herhangi bir partinin savunduğu siyasetin değerini de seçmenin tercihi belirliyor. Gazeteyi seçen tiraj kazandırıyor, partiyi seçen iktidar.