Hâlâ aynı görüşteyim. Tekel işçilerinin organize olabileceği, sosyal sorun kimliğinden siyasi soruna dönüşebileceği yeterince öngörülemedi. En önemlisi, Tekel işçilerinin talep ve beklentileri ile Hükümet'in sunduğu imkânlar da son ana kadar anlatılamadı. Kamuoyu hemen her konuda olduğu gibi bölündü. Olayın özü bir kenara bırakıldı. İdeolojik kamplar kuruldu. Tekel işçilerinin şahsında Hükümet'e karşı memnuniyetsizliğin cephe harekâtı başlatıldı. İktidarın şu veya bu alandaki uygulamasını beğenmemek ayrı bir şeydir, Tekel işçilerinin gerçeklerini bilmeden müzmin muhalif olmak ayrı bir şey.
***
Duygusallıktan arındırıp, siyasi alandan rasyonel alana doğru çektiğimizde Tekel özelleştirmesi ve işçilerin akıbeti konusunda cevap verebileceğimiz çok soru var... Örneğin;
Tekel'de varlık satışı yapılırken sigara fabrikalarında çalışan yaklaşık 4 bin işçinin tazminatlarının ödenerek iş akitlerinin feshedileceği önceden biliniyor muydu? Evet.
İsteyen işçilerin devlette bir tür sözleşmeli çalışma statüsü olan 4c kapsamında istihdam edilmesi söz konusu muydu? Evet.
Sendika temsilcileri kendi özel şartlarını, iç seçim kaygılarını gerekçe göstererek bu işçilerin bir süre daha kamuda tutulmasını istedi mi? Evet.
Tekel'i satın alan yabancı grup, en az 1000 işçi ile yola devam etmek istedi mi? Evet.
Nitelikli işçilere, 20 bin lira işe başlama ödeneği, kira yardımı, ücret zammı ve 3 yıl iş garantisi teklif edildi mi? Evet.
3 bin 900 civarında işçi, özel sektörün teklifinden haberdar edildi mi? Orası kuşkulu.
Sendika yöneticileri, sözleşmelerinin feshedileceği belli olan işçilerin tütün depolarında geçici olarak istihdam edilmesini isteyip, bu sırada 4c şartlarında iyileştirme müzakeresi yaptı mı? Evet.
Tekel işçilerine, meslek kazandırma eğitimi, yeni iş kurma desteği önerildi mi? Evet. Kabul eden çıktı mı? Hayır!
Çok yakında 2.500 Tekel işçisi daha 4c kapsamına girecek mi? Evet.
Yapılacak özelleştirmeler ve farklı kamu işletmelerinin satışı sonrası yaklaşık 170 bin işçi daha kamuda kalmak için başvuracak mı? Evet.
Bugünkü işsizlik şartlarında 20-80 bin lira arasında tazminat alan, yeni iş kurmasına yardımcı olunan veya kamuda 11 ay süreyle 750-950 TL ücret teklif edilen işçiler var mı? Evet. İşçiler bu öneriyi beğeniyor mu? Hayır!
***
Tekel'le ilgili daha çok soru sormak ve yanıt vermek mümkün. Bunun iktidarla, o veya bu parti ile ilgisi de yok. Ama görünen gerçekler var.
Sendikacıların, "Nasılsa Hükümet'i ikna ederiz" diyen başlayan, 4c şartlarında iyileştirmeye razı oldukları profil, bir anda toplumsal muhalefet odakları ile birleşince bambaşka hal aldı. Polisin, "İllegal unsurlar aralarına sızacak, önlenemeyecek olaylar başlayacaktı" varsayımıyla orantısız güç kullanımı mağdur işçi, mazlum işçi portresi çizdirdi.
Soğukta ekmek kavgası veren işçilerin direnişi, yürek taşıyan herkeste vicdan terazisi kurulmasını sağladı. Empati yapıldıkça, sempati arttı. Farklı bakanlar, farklı söylemlerle nötr kitleleri, manen işçilerin yanına taşıdı. Arka plan hep ıskalandı.
***
Ve Başbakan Tayyip Erdoğan. Aslında zor bir seçimle karşı karşıya bırakıldı. "İşçinin hakkını alnının teri kurumadan ödeyen" kültürel ortamda yetiştiği için "garibanları" görmezden gelemedi.
Lakin "garibanizmin masumiyet perdesi" nin gerisinden talep edilen mali ve soysal hakların faturası ile iktidar karşıtlarının usta planlarını görünce siyaseten riskli ama net bir duruş sergiledi. Gelinen noktada;
Eğer özelleştirme devam edecekse işçiler hep tartışma konusu olacak.
Kamuda garantili iş anlayışı değişmedikçe işçiler hep siyasi malzeme yapılacak.
Ekonomik koşullar, "Ne iş olursa yaparım abi" diyenleri meslek sahibi insanlara dönüştürüp çalışma hayatına taşımadıkça tepkisel oylar artacak!
Ülkeyi yöneten kadrolar, "Yakınlarınıza kadro açıldı da birkaç bin işçi mi devlete çok geldi?" sorusuna daha çok muhatap kalacak!