TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun isyanına herkesin kulak vermesinde fayda var. Aslında bu çıkış, yeni Türkiye'nin doğum çığlığını simgeliyor. Kurumların doğal sınırlarına çekilmesini... Hisarcıklıoğlu, Taraf gazetesinde yayımlanan "Balyoz Harekât Planı" adlı senaryoya göre "Darbe Hükümeti'nin Başbakanı" olarak düşünülmüş. Haliyle, "darbe" vurgusunu görünce "Bunu vatana ihanet kabul ederim" dedi ve iddiaları reddetti.
Bu vesile ile Rifat Bey dönemindeki TOBB'a ve Başkan'ın kişisel özelliklerine bakmak, gelecekte sivil toplum kuruluşlarında rol almayı arzulayanlar için referans olabilir.
Hisarcıklıoğlu, göreve başladığı andan itibaren en azından "söylem düzeyi"nde herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi olmamaya özen gösterdi. Ama reel politik yüzünden yönetim kurulu bileşeni dahil olmak üzere "eylem düzeyi"nde zorlandı.
İlk günlerinde Anadolu'nun nabzını tutmaya özen gösterdi. Son döneminde ise ağırlığı dış ilişkilere verdi. Neredeyse Dışişleri'nin sivil uzantısına dönüştü. Yine de TOBB'un içeride ve dışarıda ağırlığını artırdı.
Lakin, kendisine biçilen siyasi misyonu yönetme problemi yaşadı. Nedenlerine gelince...
1- TOBB'un, Türkiye geneline yaygın teşkilatı
2- Milyar dolarla ifade edilen varlığı
3- Yerli ve yabancı etkili aktörlere ulaşma kapasitesi
4- Üniversitesi, araştırma vakfı ve asli misyonunu da aşan şirketleri.
Bu temelin üzerine Rifat Bey'in yanında saf tutan muhtelif şahıslar, şu özelliklerini de ekleyip, geleceği kurguladılar:
1- Kayserili 2- Askeri doktor babanın oğlu 3- Aile yaşantısında muhafazakar, dünyaya bakışında liberal 4- Başarılı işadamı.
Hal böyle olunca, Rifat Bey kişisel siyasi pozisyon tasarlamasa da bu tür yakıştırmalara kulağını pek kapamadı.
Ve gelinen noktada... Hisarcıklıoğlu'nun,
1- 2013 yılında sonlanacak görev dönemini beklemesi
2- Siyaset yapmak istiyorsa adını koyması
3- İş hayatını ve akademik kimliği tercih edecekse bunu göstermesi
4- Kendisini, siyasi figüre dönüştürüp güç devşirmek isteyen muhteris kadrolarını gözden geçirmesi gerekiyor.