Dün üzerinde durmuştuk. Putin'in özel temsilcisiyle Şam'da görüşen Esad, "Türkiye ile diplomatik girişimlere açığız" demişti.
Ben, son olarak Fransa'da hakkında yakalama kararı onaylanan Esad'ın yegâne komşusu Türkiye ile normalleşmekten başka şansı olmadığını anladığı kanaatindeyim. Kremlin'in "Arabuluculukların başarısı için koşulların her zamankinden daha uygun olduğunu görüyoruz" telaşı da Batı'dan ılımlı sinyaller alan Türkiye'nin mevcut pozisyonunun korunması hedefine işaret ediyor.
Esad'ın çıkışı dün cuma namazı sonrası açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da soruldu. Erdoğan şunları söyledi:
"Diplomatik ilişkilerin kurulmaması için hiçbir sebep yok. Suriye'nin içişlerine karışmak gibi bir derdimiz, hedefimiz asla olamaz; çünkü kardeş topluluktur Suriye halkı. Ailece görüşmelere kadar Sayın Esed ile görüşmeler yaptık. Yarın olmaz diye bir şey yok, yine olur."
Bu kadar. Devletler arasında ilanihaye dostluk-düşmanlık olmaz. Bu şahsi bir mesele değil.
Peki ağızlarını açtıklarında Erdoğan'ı Esad'la diyaloğa yanaşmadığı için eleştiren çevrelerin telaşına ne buyurulur? Şimdi de bu işin neden olamayacağını kanıtlamaya çalışıyorlar. Erdoğan'ın geçmişte Esad'a yönelik sert ifadelerini hatırlatıyorlar.
Şam ile Ankara arasındaki olası bir diyaloğun, Suriye'nin doğusunda seçimlerle meşruiyet arayan "PKK devleti projesine" darbe vuracağını bilen HDP de koroya katılmış durumda.
ABD'deki kasım seçimleri sonrası bölgede statükonun değişmesiyle hep birlikte kabak gibi ortada kalacaklar.
***
ASIL SORU, ONLAR NİYE GRİ LİSTEDE DEĞİL?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Başardık" diyerek Türkiye'nin gri listeden çıktığını açıkladı.
Bu yabancı yatırımcının önüne açacak bir gelişme. Çünkü uluslararası yatırım fonlarının büyük bir kısmı, yasal düzenlemeler nedeniyle gri listedeki ülkelere yatırım yapamıyor. Artık bu fonların Türkiye'ye yatırım yapabilmeleri mümkün olacak.
"Listeye niye girdik ki?" diye soranlar var.
Sanırım sorunun cevabı için, Dubai, İsviçre, İngiltere gibi dünyanın en büyük kara para aklama organizasyonlarına ev sahipliği yapan tescillilerin neden gri listede olmadığına bakmak lazım.
***
TOPRAK VERMEYEN TEK ABD BAŞKANI
Trump ile Biden geçen akşam CNN'de karşı karşıya geldi. Biden tek kelimeyle bitik hâldeydi. 90 dakika süren tartışma boyunca zaman zaman düşüncelerini toparlayamadı ve bazı noktalarda söyledikleri anlaşılmadı. Trump'ın "fake news" dediği CNN ve türevlerinin verdiği gaz bile Biden'ı kurtaramadı.
81 yaşındaki Biden'dan sadece üç yaş küçük olan Trump ise rahat ve kendinden emindi. Tereyağından kıl çeker gibi programı yönetti. Net argümanlarını tekrar etti, akılda kalıcı yeni formüller sundu.
Uluslararası arenadaki kurtlar sofrasından bihaber, "Dıj güçler" diye akıllarınca geyik yapanlar, Trump'ın ABD'nin sınırlarını tarif ettiği şu sözleri hakkında ne düşünüyorlar:
"Putin, Bush'tan toprak aldı, Obama'dan toprak aldı, Biden'dan toprak aldı. Benden hiç toprak alamadı. Benimle oyun oynamaması gerektiğini biliyordu."
Putin bugüne kadar ABD'nin hangi toprağını aldı, hangisini alamadı?
***
İRAN'IN BAŞINA BİR TÜRK DOKTOR FENA OLMAZ
Cumhurbaşkanları Reisi'yi şaibeli bir helikopter kazasında kaybeden İranlılar dün sandık başına gitti.
İlk turda yüzde 50+1'in üzerine çıkan aday olmaması hâlinde en fazla oyu alan 2 aday ikinci tura kalacak ve 5 Temmuz'da yapılacak ikinci turda kazanan isim ülkenin 9. cumhurbaşkanı olacak.
Mollaların ince süzgecinden geçen adaylar arasında reformist Mesud Pezeşkiyan'ın ismi öne çıkıyor. Azerbaycan Türkü 70 yaşındaki Mesud Pezeşkiyan bir kalp cerrahı. Bir dönem sağlık bakanlığı yaptı.
İnternet yasakları ve başörtüsü zorunluluğu gibi konularda gevşeme vaat eden Pezeşkiyan, genç nüfusun değişim talebini kontrol altına alabilir. "Ben Türk'üm. Annem de babam da Türk. Türklüğümle gurur duyuyorum. Evde çocuklarımla Farsça değil, Türkçe konuşuyorum" diyen Pezeşkiyan seçilmeyi başarırsa, Tahran-Ankara ilişkilerine biraz da olsa samimiyet hâkim olabilir.