6'lı masanın son toplantısına Temel Karamollaoğlu ev sahipliği yaptı.
Ve tahmin edeceğiniz üzere bu buluşmadan elle tutulur, dişe dokunur tek bir sonuç çıkmadı.
Sade suya tirit klişeler işte...
Koalisyon "protokolünün ayrıntıları" üzerinde konuşmuşlar. Bildiride belirttikleri üzere "Birlikte yol yürümeye devam etme kararlılığında olduklarının altını tekrar çizmişler..."
Ayrıca toplantı "pozitif bir havada" geçmiş.
Geçenlerde "Yeni sistemde ittifaklara yer kalmadı" diyerek ne kadar lüzumsuz bir iş yapıldığını hatırlatan Temel Bey de konukları için jestler hazırlamış...
CHP için duvara, Atatürk'ün 1. Meclis'i din adamları ve dualarla açarken görüldüğü resim asılmış. Diğer konuklar için de organik sebze sepeti hazırlanmış. Üstelik sepet, içindekileri yedikten sonra evde dekoratif olarak kullanılabilecek cinsten...
Hatırlıyorum da... 6'lı masa kurulduğunda ve "Türkiye'deki Erdoğan karşıtı blokun destekleneceğini" duyuran Biden yönetimine açık selamlar çakıldığında herkesin aklına "Üst Akıl" gelmişti.
Masayı Üst Akıl'ın topladığı yorumları yapılmıştı. Hatta, "Biz iktidar olunca Türkiye'ye yabancılar para yağdıracak" diyen muhalefet de "Arkamızda ABD, Batı var" imajını üstü kapalı sahiplenmişti.
Birkaç ayda gelinen aşamaya bakınca, bu yorumların 6'lı masaya iltifat etmek anlamına geldiği açıkça görülüyor.
Zira ortada bir akıl olmadığı, Kemal Bey'in seçime kadar seçmeni ve muhalefet partilerini oyalamak üzere bu işi tertiplediği bizzat CHP kulislerinde dillendiriliyor.
CHP yandaşı gazeteciler bile, "6'lı masa buluşmaları altın gününe döndü" diyerek olası bir seçim hezimetindeki sorumluluklarını üzerlerinden atmanın altlığını yapmakla meşguller.
Belli ki, Okyanus ötesinden bir sinyal almayı uman Kemal Bey son ana kadar muhalefetin adayı pozisyonunu korumayı, sonra da kaderine razı olmayı planlıyor. O güne kadar da Ekrem İmamoğlu dahil olası adayları alternatif olmaktan çıkarmak için elinden geleni yapıyor.
Çünkü aday kim olursa olsun hem partilerin içinde hem de masada kıyamet kopacağını biliyor. Ne kadar geciktirebilirse o kadar iyi. "Adayımızı açıklamayız, yıpratırlar" derken de samimiydi ve yakındığı iktidar çevrelerinden ziyade muhalefetin ta kendisiydi.
Ne var ki çoğunluk her şeye rağmen Kılıçdaroğlu'nun adaylığından emin olsa da ben Kemal Bey'in ve masadakilerin ABD için Erdoğan'a bir alternatif olarak ciddiye alındığını düşünmüyorum.
Zira bir "Üst Akıl" bu kadar akılsız, öngörüsüz olamaz.
Masanın yaprak bile kıpırdatamadığını dahası bu lakayıtlığı, vasatlığı gören muhalif seçmenin bile ekonomik rahatsızlıklarına rağmen "Erdoğan güvenli limanına" sürüklendiğini görmüyor olamazlar.
Tüm dünyayı kasıp kavuran bu belirsizlik ortamında seçmenin, tek vaadi ülkeyi yıllarca süreceği aşikâr bir sistem değişikliği tartışmasına gömmek olanlara yönelmesi sürpriz sayılmaz mı?
Bence Meral Akşener de bu durumun farkında.
Yükselişinden en rahatsız olacağı siyasi figürü, Mansur Yavaş'ı yöneticilerine "müstakbel cumhurbaşkanı adayımız" diye cilalatması da ittifaktan kopmak için bahane arayışında olduğunu düşündürüyor.
Evet, kızıyoruz falan da Üst Akıl'a da haksızlık etmeyelim değil mi? Zaten bugünlerde hem dışta hem de Trump sağ olsun içeride başı fena halde belada.
***
VURAN SEN BAĞIRAN SEN!
Euro-dolar paritesi son yirmi yılın en düşük seviyesini görmüş. İki para birimi eşitlenmiş, hatta dolar bir tık öne geçmiş.
Pandeminin ardından yükselişe geçmesi beklenen euro'daki kaygı verici değer kaybının sebepleri ise şunlarmış:
Yükselen enerji fiyatları ve enflasyon.
Çünkü Putin'in gazı keseceğine dair korkular petrol fiyatlarını yükseltmiş.
Bugün "Yandım anam, gaz yok mu" diye bağıran Avrupalı yöneticilere sormak lazım... ABD'nin kuyruğuna takılıp Rusya'ya ambargo kararına balıklama atlarken ortadaki bu olasılığı hiç mi hesaba katmadınız?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz