Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Erdoğan dış politikada fırtına gibi esiyor

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Pandeminin ve sonrasında patlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ekonomik ve politik etkileri tüm dünyayı salladı.
2. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan ve Berlin Duvarı'nın yıkılıp Sovyetler'in çökmesiyle güçlenen "yeni dünya düzeninin" ekonomik ve siyasi kabulleri sorgulanıyor, terk ediliyor...
Sarsıntı geçmiş de değil. Bölgesel ve küresel ittifaklar, hatta sınırlar değişmeyi sürdürüyor.
Öyle ki hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor.
Epeydir aramızın açık olduğu ancak geçtiğimiz gün büyükelçi gönderebildiğimiz İsrail'in, Azerbaycan- Ermenistan savaşında sahaya Türkiye'nin "yanında" inmesi mesela...



Trump
'ın gitmesi ve ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle Körfez de "patronsuz" kaldı. Daha düne kadar birbirlerine füze, saray darbesi, terör ve envaiçeşit komplo artık Allah ne verdiyse saldıran düşman kardeşler masaya oturup paktlar oluşturuyorlar...
Marx'ın sanayi devrimi sürecindeki geçişi tarif ettiği gibi adeta "Katı olan her şey buharlaşıyor!"

***


Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu fırtına ve hengâmede gemiyi rotasını saptırmadan ustalıkla yürütüyor.
Dahası Ukrayna-Rusya Savaşı'ndaki arabuluculuğu ve tahıl koridoru gibi Nobel Barış ödüllük işlere imza atıyor.
Türkiye'nin NATO'nun güneydoğu sınırındaki boğazlara hâkim pozisyonunun ve oyunun değerlenmesi fırsatını, İttifak'ın resmi belgelerine PKK ile mücadeleyi yazdırmak için kullanıyor.
PKK sever İsveç, dün yine bir PKK'lıyı Türkiye iade etti bile.
Batı'dan alkış alan Erdoğan tüm adımları atarken Putin'i küstürmek şöyle dursun iki ülke arasındaki işbirliğini günden güne güçlendiriyor. Herhalde Karadeniz'den komşu iki ülke tarihte hiçbir zaman bu kadar yoğun işbirliğine girmemiştir.
S-400'ler, ruble ve TL ile ticaret anlaşması, enerji üretme teknolojimize çağ atlatacak Mersin Akkuyu Nükleer Santrali, hangi birini sayalım.
Tabii tüm bunlar olurken, ABD'nin, Rusya'nın, İran'ın, Fransa'nın operasyon çektiği Suriye'de, Irak'ta PKK-YPG'ye yönelik yeni askeri harekâtlar yaptığımızı da unutmayalım.
ABD'nin, AB'nin, Yunanistan'ın "hayır"ına rağmen, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ege'deki ve Akdeniz'deki egemenlik haklarımızı kullanmaya, Misak-ı Milli'ye Mavi Vatan'ı resmen eklemeye cüret etmemizi de...
Evet, İsrail'le normalleşmek için ortaya koyulan irade ve Esad yönetimiyle istihbarat örgütleri düzeyinde kurulan ilişkinin açıklanması da çıkarları statükonun devamından yana olan çevrelerin itirazlarına rağmen yerinde ve cesurcaydı.
Yakında CHP'liler, Esad'a Esed demeye başlayabilirler, hazırlıklı olun.
Erdoğan geçen gün de hava sahası kapalı Ukrayna'ya karayoluyla zorlu bir ziyaret gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı'nın çok ses getiren ve Zelenski'nin de sonrasında "Erdoğan'a minnettarım" dediği zirveyi izleyen Ankara Temsilcimiz Okan Müderrisoğlu dünkü yazısında bu havayı çok güzel anlatıyordu.

***


Muhalefetin, Erdoğan'ın Türkiye'nin ulusal çıkarları için kısa ve uzun vadede altın değerinde olan başarılarını, performansını alkışlamasını beklemiyorum elbette.
Erdoğan'ın estirdiği bu rüzgârın, ekonomi gündemini değiştirmesinden çekinmeleri normal.
Ama seviyeyi uluslararası arenada yıldızı parlayan, önemi hiç olmadığı kadar artan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı için savaş bölgesinde alınan tedbirleri çocukça diline dolayarak düşürmezsin be arkadaş...
En azından CHP Milletvekili Veli Ağbaba gibi "Zelenski tişörtle karşılıyor, bizimki konvoyla gidiyor" demezsin...
Ayrıca Zelenski üzerine neden bir gömlek geçirmiyor? Mankenliğe alıştı, Putin'e pazılarını mı gösteriyor? Bu seviyede ağır bir misafir için "atlet ambiyanslı" tişört sizce çok hafif değil mi Veli Bey?
Bence siz de seçmenlerinizi hafife aldığınızı bu kadar belli etmemelisiniz.
Zelenski'nin halini görmüyor musunuz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA