FOX Haber Sunucusu Selçuk Tepeli canlı yayında bir anda kameraya bağırıp çağırmaya başlamış. Ardından da elindeki kalemi kameraya doğru fırlatıp, masadaki su dolu bardağı da kırarak yayınını terk etmiş...
Sonra gelmiş tabii...
E malum yayındayız ya!
Söylentilere bakılırsa, seyirciyle birlikte izlediği bir haber sinirlerini hoplatmış.
Yayından önce sunacağın haberlerin videosunu izlemiyor musun, canlı yayında ilk kez mi görüyorsun?
Yoksa daha ekrana alışamadın mı?
Ama bitsin artık bu heyecan, bir yıldır ekrandasın.
Belki de bugünlerde sinirlerin gergin sadece...
Bu yüzden mi abuk sabuk hareketlerle, ne profesyonelliğe ne de meslek etiğine sığan şovlara gerek duyuyorsun?
Kaldı ki, "Sinirlerime dokundu" dediğin habere de baktım...
Aşırı duygusallaşmana, gazeteciliğin asgari gerekliliklerini unutmana, ardından da Şahan'ın "reyting reyting" diyen ekran canavarına dönüşmene sebep olacak dramatik bir durum yok.
Ektikleri tarlaların tapularını alamayan köylüler, hükümete sesleniyorlar... Sunduğun diğer haberlerden farklı değil yani.
O halde neden canlı yayında kafasında bardak parçalayan Caner'den, Uçan Adam Sabri Bey'den rol çalıyorsun?
***
Aklıma geçen hafta elinize yüzünüze bulaştırdığınız son düzmece haberiniz geldi.
Hatırlıyor musun, o da köylülerle ilgiliydi.
Hasta rolü yapan oyuncular kiralayıp haber yapan selefin Fatih Portakal'ın izinden gidip birkaç köylüye para vererek düzmece haber yaptığınız ortaya çıkmıştı.
Haberini yaptığınız köylülerin itirafları hâlâ hafızamda:
"FOX'tan gelmiş demişler. Sen burada bir hükümeti karala demişler. Niye yapıyorsun dedik. Benim ihtiyacım vardı borçlarımı kapatmak için dedi."
Yoksa o günden beri köylü haberi görmeye dayanamıyor musun?
***
Kimileri Selçuk Tepeli'nin son şovuyla toplumu ekranlardan gerdiğini, kamu yayıncılığı ilkelerini ihlal ettiğini söyleyerek "RTÜK devreye girsin" diyor.
Muhtemelen Tepeli'nin ve onun bu ucuz şovlarına müsaade eden kanalının da arzusu budur.
"Köylü milletin efendisidir dedi, cezayı yedi" diye manşetleri bile kafalarında hazırdır.
Ana haberlerinin seviyesini dibe çeken, ekranını kirleten, en radikal muhalif seyirciye bile "Yok artık" dedirten bu ucuzluğu göze aldıklarına göre her şey mümkün.
Bu arada İsmail Küçükkaya bu olayı televizyonculuk, profesyonellik açısından nasıl değerlendiriyor, çok merak ediyorum.
"Hafta sonuna denk geldi" diyerek kurtulamazsın hocam, yarın sabah gözüm sende.