Herkes, kapaklarındaki şifrelerle geleceği okuduğu rivayet edilen Economist'in 27 Mayıs'ta çıkacak sayısını konuşuyor.
Zira derginin "Yiyecek ekmek bulamayacaksınız" diye özetleyebileceğimiz kapağı, pandemiyle korku müptelası yapılmış bünyeler ve paralize olmuş ulus devletlerin ağzına layık!
Dergi, kesin bir dille önümüzdeki günlerde "Siyasi huzursuzluk artacak, çocukların gelişimi etkilenecek ve insanlar açlık yaşayacak" diyor.
Peki Economist'in amacı ne?
Niçin sözcülüğünü yaptığı küresel sermayenin "planlarını" açık ediyor?
Cevap ortada, mistik bir durum yok...
"Zenginler" mi dersiniz yoksa "yüzde 10", "üst akıl", "patron kulübü" mü artık size kalmış, dünyanın gelirinin tamamına yakınını lüpletenler kaos istiyor.
Bu net!
Çünkü istihdam yaratan, artı değer üreten hiçbir ekonomik faaliyet onlara spekülasyon kadar para kazandırmıyor.
Malı gizleyip satmayarak, sadece hareket etmeyerek para kazanmayı kim istemez? Üstelik riske bile girmeden.
Economist'teki gazeteci kılıklı memurlar da işlerini yapıyorlar. Korkuya altlık yapıyorlar.
Bence artık soru, hedefte olan ulus devletlerin niçin küresel patronların dergi kapaklarından işaret ettikleri istikamete uygun adım yürüdükleri.
Baksanıza Çin gibi geniş topraklara sahip olan "bağımsız" bir ülke bile, "Buğdayım bitecek" diye stoka başlıyor.
Buğday yahu! En arsız, zahmetsiz, her iklimde her yerde yetişecek bir bitkiden bahsediyoruz?
Bu neyin paniği?
Ne var ki, "Ancak bize yeter" diyen Hindistan anında buğday ihracatını sınırlandırıyor... Hatta denk getirdikleri buğdaya usulünce el koyanlar ülkeler bile var.
Aklınıza pandemide birbirlerinin maske konteynerlerine el koyan Fransa, İtalya gibi Avrupa devletleri geliyor değil mi?
O zaman kıytırık maskeleri elmasa çevirmişlerdi, şimdi de makarnayı, bisküviyi altın pahasına yükseltecekler.
Neyse ki serinin son korku senaryosu açlık oyunlarında verimli topraklara sahip Türkiye'nin korkacağı hiçbir şey yok.
Paniklemek dışında.
***
MAYMUN ÇİÇEĞİ VİRÜSÜ BENCE TUTMAZ
Havalar ısınınca medya da kışlık koronavirüs korkusunu naftalinleyip dolaba kaldırdı. Eylülde havalar soğuyunca seyirciye yine giydiririz diye düşünüyorlardır.
Yaz için seçtikleri öcüyse "maymun çiçeği virüsü".
Ama bana biraz zorlama geldi...
Tamam bir yaz esintisi var ama daha yakıcı bir şey olabilirdi.
Korkutacağını sanmıyorum.
***
OLOF PALME'Yİ PKK MI ÖLDÜRDÜ?
NATO tartışması yüzünden İsveç'le aramız limoni. Bu devletin PKK terörüne verdiği desteğe dair günlerdir süren tartışmalarda sık sık İsveç'in 1986 yılında suikasta kurban giden Başbakanı Olof Palme'ye atıfta bulunuluyor.
Evet, PKK'nın Palme cinayetinde taşeron örgüt olduğuna dair malum iddialardan bahsediyorum.
Bu tezle ilgili bugüne kadar somut bir delil ortaya konabilmiş değil.
Ancak Netflix'te yayımlanan "The Unlikely Murderer" isimli dizide ise bambaşka bir teori anlatılıyor... Cinayetin, yıllardır süren dava sürecinin ünlü "tanığı" olan reklam danışmanı Stig Engström isimli takıntılı bir tip tarafından işlendiği delillerle öne sürülüyor.
Dizi davalık oldu ama bana PKK iddiasından daha inandırıcı bir senaryo gibi geldi.
Meseleye kafa yoranların fikrini merak ediyorum.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz