Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Tarım Kredi Kooperatifleri kâr hedeflemeli mi?

Gündem gıda fiyatlarındaki artış.
Çok konuşulduğu üzere, piyasayı domine eden beş büyük market zincirinin tekel konumu da bu tartışmada önemli bir madde.
Ancak ortada yalnızca Türkiye ile ilgili bir problem olduğunu düşünmek çözümü ıskalamamıza neden olabilir. Dahası ekstra maliyetler, sorunlar doğurabilir.
Zira pandemi süresinde dünyanın her yerinde gıda fiyatları tırmanışta. Yüzde yüze varan artışlar olağanlaştı. ABD ve İngiltere gibi dev ekonomilerde bile durum aynı.
Ne bekliyorduk ki?
Aylarca süren kapanmaların ve tedarik zincirinin neredeyse bozulmasının bir faturası olacaktı değil mi? Üstelik izolasyon tedbirleriyle, hala örtülü şekilde ticaret, üretim pratikleri ve tüketim alışkanlıkları baskılanırken...
Dolayısıyla piyasayı rahatlatmak için bir formül olarak görülen yeni Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerini konuşurken bu bağlam göz ardı edilmemeli.

Edilmemeli ki, devletin bu işte ne gibi fedakarlıkları göze alacağının sınırları açıkça çizilmeli. Örneğin Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinin diğerlerinden daha ucuza ürün satmasının şart olduğu söyleniyor. Hatta kimi zaman eskinin KİT'leri gibi zarar etmeyi göze alarak...
Ben, piyasa ekonomisinin işlediği bir ülkede, bilanço hedefinde zararı kamu yararı için peşinen kabul eden perspektifin faydalı bir çözüm olamayacağını düşünüyorum.
Etiketlerdeki indirimlerde, tıpkı piyasanın diğer profesyonellerinin yaptığı gibi, kardan zararın sınırları limit olmalı.
Kaldı ki geçmiş dönemlerde, Türkiye'de ve dünyada, kar hedefi önceliği olmayan devlet teşebbüslerinin nasıl bürokrasinin ve siyasetin çiftiğine döndüğünü gördük.
O halde bu marketlere ne gerek var denilebilir.
Cevabım kısa...
Aralarında rekabet ettiklerini görmediğimiz, hatta benim bu yüzden market değil saadet zinciri dediğim tekelin karşısına alternatif, denk bir rakip çıksa yeter.
Piyasa ekonomisinde fiyatları dengede tutmanın en etkili ve ucuz yolu rekabet değil mi?

***


DESPOTLUĞU YEDİREMEZSİNİZ GENÇLER
Eylemleriyle rektörleri Melih Bulu'yu göndermeyi başaran Boğaziçili öğrenciler yeni geleni de beğenmediler.
Dün de soyunmuş, üniversitenin yeni rektörü Prof. Dr. Naci İnci'nin aracının tepesinde tepiniyorlardı.

Bence kamuoyunda haklı ya da haksız epeyce antipati toplayan Melih Bulu'nun görevden alınmasını bir "zafer" olarak görüp üzerine yatabilirlerdi. Yıllarca birbirlerine anlatıp tatmin olurlardı. Ancak eylemleri sürdürerek Naci İnci gibi sempatik ve soğukkanlı bir karakter karşısında şimdi kendileri hızla antipatikleşiyorlar.
"İstemezükçü" konumuna sürükleniyorlar...
"Bize de sorun" demek başka şey. "Onaylamazsak olmaz" demek başka...

***


PAZARTESİ GECESİ ÖLMEKLE BAYILMAK ARASINDAKİ FARKI GÖRDÜK
Geçen gece Facebook, İnstagram, Whatsapp uygulamalarına tam yedi saat boyunca erişilemedi.
Sosyal medyada "nefes alamıyorum", "7 saat öldüm" diyerek şok yaşayan kullanıcılar, sanal paralel yaşamlarının nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünmüşlerdir mutlaka.

Geyik yapılacak ortamlara birkaç saat bağlanamayınca bu hale geliyorsak... Aynı hacker saldırısının bankacılık sektörüne ya da ulusal güvenliğimizi sağlayan kurumlarımızı hedef alması halinde düşeceğimiz durumu hayal edebiliyor musunuz?
Tamam, kıyameti bir anlık elektrik kesintisine bakan "dijital dünyaya" entegre olmak zorundayız. Bu elbette analog çağın güvenlik sağlayan yerel pratiklerine tamamen sırt çevirmemiz, "asimile" olmamız anlamına gelmiyor.
Ayrıca, "açık" ya da şimdi sürdüğü gibi düşük yoğunluklu bir küresel savaşın sonucunda döneceğimiz yer zaten orası. Hatta muhtemelen daha da gerisi...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA