Dün nihayet Tarkan da kameralar önünde aşısını oldu. Herkesi de kendi gibi aşı olmaya davet etti.
Gülben de, Cem Yılmaz da, Candan Erçetin de...
Aşıdan sonra hasta evinden seyircilerine seslenen Ezgi Mola da iki negatif, iki pozitif çıkan PCR testleri nedeniyle kafası biraz karışık gibi görünse de aşıyı şiddetle tavsiye ediyor...
Recep İvedik ise "Çoluk çocuk aşılayın gitsin" diye Sağlık Bakanı'na hitaben videolar çekiyor...
Sesini duyan Fahrettin Koca'dan anında aferini kapıyor.
Yalnızca ünlülerimiz mi?
Hayır...
Gönüllü gazeteci olduğu kadar doktorluktan da çaktığını öğrendiğimiz Aslı Aydıntaşbaş da "Aşınızı olun, aptal olmayın" diye Doktor House gibi sert tıbbi tavsiyeler veriyor.
Cezaevinden siyasete devam eden Selahattin Demirtaş'ın tavsiyesi de bu yönde...
Aşı olmayanlarsa bu "güçlü popüler referanslar" karşısında hâlâ, hâlâ, hâlâ ikna olmuyorlar...
Tek yaptıkları bu isimler dururken mRNA teknolojisinin mucidi bilim adamının şüphelerine itibar etmek...
Pandemide akademinin ve bakanlığın tezlerinden farklı bilimsel görüşleri dile getiren hekimlere, bilim adamlarının tezlerine kulak vermek.
İstatistikleri, verileri tartışmak...
Hep bir şüphecilik, hep bir sorgulama hali...
Popüler kültürün ve siyasetin yükselen dalgasında sörf yapmanın konforu dururken, zavallılar, üstüne bir de cahil, sürü, düz dünyacı, çipçi, yobaz yaftası yiyorlar.
Acaba dertleri ne?
Soran da yok.
***
YENİ SARI TAKSİ DEĞİL UBER STANDARDI LAZIM
İstanbul'daki taksi problemini çözmek için taksi sayısını artıracaklarmış.
UBER taksiler yasaklanırken de aynı şeyi söylemiştim...
Daha fazla sarı taksi İstanbullunun derdine derman olmaz.
Olsa olsa plaka sahibine vereceği parayı çıkarmak için anası ağlayan ve acısını trafiğin anasını ağlatarak çıkaran şoförlerin aralarında daha çok kapışmasına neden olur.
Asıl mesele, bu alanda tekel olanların karşısında farklı bir hizmet standardı sunan rakiplerinin olmaması.
Sarı taksiler ancak, trafik kurallarına saygılı, yolcu seçmeyen, gidilecek yerin mesafesi ve güzergâhı hakkında müşteriyle tartışmaya girmeyen, mesafeli şoförlerle çalışan, şikâyetin takibini ciddi şekilde yapan bir ticari rakip karşısında standartlarını iyileştirmeye ikna olabilirler.
Evet, bu sorunu da çözse çözse serbest piyasa çözer.
***
BİZ DE SENİ GAZETEYE BEKLİYORUZ HINCAL ABİ
Gazetede bir süredir Hıncal Uluç'la aşı ve izolasyon tedbirleri konusunda tartışıyoruz.
Uluç dün "Sen fikrini yazdın... Ben de fikrimi. Okur ikisini de okur ve kararını verir. Bu konuyu artık daha fazla uzatmaya gerek yok. Ama bir gün, benim bahçeye kahve sohbetine beklerim" diyerek noktayı koydu.
Seve seve Hıncal Abi, ne zaman dersen.
Zira seni özledik.
İletiyor mu bilmem ama pandemiden beri boş olan gazetedeki odanın önünden geçerken arada asistanına da takılıyorum.
"Hıncal Abi bugün de mi yok? Hiç olmazsa arada bir uğrasın, ortalığı kolaçan etsin, gazetede selamsız sabahsız zombi gibi yürüyenleri ayıltsın, ortalığı şenlendirsin, ona da bize de benim diyen aşıdan daha faydalı olur, iyi gelir" diyorum.
Bekliyoruz üstat.
Sen de "Pandemi bitsin gelirim" deme...
Anladık ki bu geçse bile pandemiler bitmeyecek...
Sevgiler, saygılar...