Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

İyi de neden hep Habertürk?

Ne yalan söyleyeyim, Sezgin Baran Korkmaz'ın kim olduğuyla ilgili ayrıntıları birkaç gündür süren tartışmalar vesilesiyle öğrendim.
Zira dolandırıcılık iddiasıyla aranan, köşeye sıkışan ve yurtdışına kapağı atan kanun kaçağı "işadamları" pek ilgimi çekmiyor. Haklarındaki haberleri en fazla üstünkörü okuyup geçiyorum.
Ama anlaşılan o ki, alanı ne olursa olsun, bir kısım gazetecinin bu durumdaki kişilere mesleki refleksleri çok çok aşan özel ilgisi var.
Öyle ki bahsi geçen firari şahsa hangi davranışın yakışıp yakışmayacağı konusunda referans olacak kadar ileri gidebiliyorlar. Hatta aralarında Korkmaz'a kısaca SBK dediklerini de öğreniyoruz; adını sık andıkları için başvurdukları bir tasarruf olsa gerek.

Platonik bir durumdan bahsetmiyoruz elbette.
Korkmaz da onlara karşı boş değilmiş. Medyada "abla", "abi" diye gördüğü pek çok kontağı varmış. Kendine şak diye telefon açıp itiraflarda bulunacağı, samimi sohbetler yapacağı, taleplerini aktaracağı bir gazeteci çevresi kurmuş. İddialara göre kimisini otellerinde bile ağırlamış.
Ancak patlayan lağım kokusunu parfümle bastırmaya çalışanlar var.
Kucaklarında patlayan skandalın başrol oyuncusu sanki gruplarının yöneticisi değilmiş gibi günlerdir Fatih Altaylı ve Sevilay Yılman'ın köşelerinden etik nutukları atan Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ şu sorunun cevabını daha fazla öteleyemezler.
FETÖ'cü Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer'den tutun da mafya bozuntularına kadar ne kadar karanlık tip varsa hepsiyle samimi ilişkiler kurmuş, adı skandallarla anılan kullanışlı gazetecilerin "sızmalarına" karşı Ciner Medya'nın zafiyeti nereden kaynaklanıyor?
Öyle ya, bir olur iki olur...
Seçerek mi alıyorlar, sırayla mı?

***


DÜNÜRLERİN SAADETİ BOZULMUŞ GİBİ
Saadet Partisi'nde yine tartışma var.
Genel başkanlar değişse de yıllardır partinin manevi lideri pozisyonunu koruyan Oğuzhan Asiltürk, 53 maddelik bir bildiri yayınladı.
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Milli Görüş Vakfı Başkanı Asiltürk özetle, mevcut yönetime "CHP'ye koltuk değneği oldunuz" diyor.

Genel Başkan Temel Karamollaoğlu destekçileri ise isyanlarda. Partinin milli görüşünün, "Erdoğan gitsin de başımıza isterse CHP gelsin" perspektifine indirgendiği eleştirisini "gelenekçi" buluyorlar.
Kızmasınlar ama, dışarıdan arası açılan iki dünürün güç savaşı gibi görünen bu mücadeleye ideolojik ve hatta küresel anlamlar yükleyerek biraz abartıyorlar.
Bu arada, kulağıma çalınan bir kulis haberini de sizlerle paylaşayım. İddialara göre Temel Bey bir süre önce genel başkanlık görevinden affedilme talebini parti yönetimine iletmiş. Ancak pandemi nedeniyle bu süreç ertelenmiş.
Temel Bey sonrası için Saadet'in başına üç ismin düşünüldüğü ve adı sıkça anılan Mete Gündoğan'ın adaylar arasında olmadığı da parti kulislerinde konuşulan iddialar arasında.

***


HAYVAN TERLİ...
Dün İzmir HDP şubesinde bir cinayet işlendiği haberi ajanslara düştü.
İzmir Valiliği'nden gelen açıklamada, "HDP il binasına, sağlık çalışanıyken istifaen ayrılmış olan O.G. isimli şahıs girerek, parti çalışanı olan Deniz Poyraz isimli şahsı tabanca ile ateş ederek öldürmüştür" deniliyordu.

Sosyal medyada silahlarla poz verdiği fotoğrafları paylaşılan zanlının sorgudaki ilk ifadesi de basına yansıdığı kadarıyla şöyle:
"Hiç kimseyi tanımıyorum. Kimseyle de bağlantı kurmadım. Terör örgütü PKK'dan nefret ettiğim için böyle bir şey yapmak istedim. Binaya girdim ve rastgele ateş ettim, ardından da teslim oldum."
Akla mafya babalarını öldürdükten sonra "anama küfretti" diyen tetikçilerin "soğukkanlı" ifadeleri geliyor değil mi?
Ya da Hrant Dink'i öldüren katil Ogün Samast'ın sonradan değiştireceği ilk itirafı...
Saldırıda hayatını kaybeden Poyraz'ın ailesine sabır dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA