Maskenin pandemide etkili bir koruyucu olmadığına, dahası açık havada kullanımın zararlı olduğuna dair onlarca bilimsel makale var.
Ayrıca, senelerce bu işin eğitimini alan cerrahların bile operasyonlarda büyük bir titizlikle kullanıp attığı maskeyi, vatandaşın sağlıklı şekilde kullanmasını beklemek de hayal.
İşte, yolda, çarşıda pazarda şahit oluyoruz... Saatlerce takılan, kolda, arka cepte, dikiz aynasında, vites kolunda muhafaza edilen maskeler, kullanan için de, temas ettikleri için de tehlike saçan bir mikrop yuvasına dönmüş durumda.
Maskenin işlevsel olduğunu düşünene, takınca korunduğuna inanana hiçbir sözüm olamaz tabii ki. Hatta maskenin iyi geldiğini düşünen birine, iyi geleceğine de inanıyorum.
Ancak benden maskeyle öpüşmek gibi ufak ufak yerleşen "yeni normallere" yani anormalliklere alışmamı beklemeyin.
Zira bu saçmalık yavaş yavaş yeni neslin romantizmine sokuluyor... Ağzını bezleyip birbirlerini maskelerinden öpen âşıkların fotoları, küresel ajansların hafta sonu light haberlerini süslüyor.
Bu neyin propagandası ya da vasatlıktan mı kaynaklanıyor bilmem ama siz bu "ahlaksızlara" bakmayın kardeşlerim.
Maskeyle sevgilisini öpene ahmak denir.
***
HİÇ BU KADARINI BEKLİYORDUK ASLINDA!
Geçen gece oturdum, herkes gibi ben de Türkiye-İtalya maçını izledim.
Futbolla aram yok, anladığım da söylenemez. Fakat amatör bir gözle açıkça gördüğüm şey, İtalya'nın çok iyi oynadığı, bizimse fena ezildiğimizdi. Adamlar sakin sakin yenip gittiler. Zorlasalar bir iki gol daha rahatlıkla atarlardı.
Profesyonel spor yorumcuları, bu sonucun sürpriz olmadığını uzun uzun anlatıyorlar.
Ancak maç sonrası bu yorumlar bana Şahan'ın o efsane Turkcell reklamındaki sözlerini hatırlatıyor:
"Hiç bu kadarını bekliyordum aslında!"
Zira maç öncesi yaratılan hava hiç de söylenildiği gibi soğukkanlı değildi. "Sen de askersin, Mehmet'sin, bu vatan için gol atan da yiyen de şereflidir" türünden tezahüratlarla ajitasyonun dozu çok yükseltildi.
Öyle ki gaza gelen Dardanel Ton'un Instagram hesabından "Bu akşam makarnaya koyuyoruz" şeklinde bir "reklam" bile yayınlandı.
Kabul, ortak bir sevinci yaşamayı özledik, heyecanımız, ergenleşmemiz belki bundandı. Geçti gitti, dünyanın sonu değil...
Ama gerçekten önümüzdeki maçlara bakabilmek için dersler de çıkarmış olmamız lazım değil mi?
Örneğin, epeyce süredir "Rakiplerimiz oynadı ama biz kazandık, balon bir yerde patlayacak" diyerek Milli Takım'ın şansla ilerlediği uyarısını ısrarla yapan spor yazarları hiç de haksız değillermiş.
Derse buradan başlayabiliriz.
***
BİDEN'IN HAYRINDANSA TRUMP'IN ŞERRİ
Rusya Devlet Başkanı Putin, NBC News muhabiri Keir Simmons'a verdiği röportajda Trump'tan şöyle bahsediyor:
"Eski ABD Başkanı Bay Trump'ın olağanüstü yetenekli biri olduğuna inanıyorum, yoksa ABD Başkanı olmazdı. Renkli bir kişiliktir. Beğenir ya da beğenmezsiniz. Ancak, o ABD müesses nizamından çıkmadı, daha önce yüksek düzeyli siyasetin bir parçası olmadı; bazıları bu durumdan hoşlanıyor, bazıları hoşlanmıyor ama bu bir gerçek."
Ancak Putin, Biden'ın Trump'tan daha öngörülebilir olduğunu da sözlerine ekliyor.
Bana sorarsanız, neler yapacağını çok önce ilan eden Biden'ın netliğindense, Trump gibi bağlantısız bir siyasetçinin belirsizliği yeğdir.
Zira Trump aşırı jestleriyle muhataplarını zorlasa da sonuçta gizli bir ajandası yoktu. Biden'ınsa hiçbir baskın kişisel özelliği yok; bir ajandanın uygulayıcısı, o kadar.