Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın çok yönlü biri. Geçenlerde de sözü, müziği kendisine ait olan ve bizzat seslendirdiği "Hiç oldum" türküsünün klibi dijital platformlarda yayınlandı.
Klipte Kalın'a, müzisyen Erkan Oğur da kopuzla eşlik etmişti.
İktidar destekçileri bu işi coşkuyla karşıladılar. Aralarında "Solcu Oğur da sağcı Kalın da bizim" diyenler oldu.
Muhalif kesimler ise Oğur'a "Artık hiç oldun..." diye sitem ettiler. Bundan böyle Oğur'un içli türküleriyle rakı içmeyeceklerdi.
Erkan Oğur sosyal medyadaki kampanyanın baskısına dayanamamış olacak ki şöyle bir açıklama yaptı:
"Ben sadece müzikle ilgili bir yaklaşımla ve İbrahim Kalın'ı bağlama seven, halk müziğiyle ilgili birisi diye hissettiğim için birkaç müzisyen arkadaşın ricası üzerine kopuzumla eşlik ettim. Düzenleme yapmadım.
Öylesine bir stüdyo işiydi, benim için ondan öte bir şey değildi... Üzerinden neredeyse 2 yıl geçti. Ne çaldığımı bile unuttum.
İçimin bir köşesi cız etmişti, benim ne işim var diye. Belki benim de hatam olmuş olabilir, böyle bir şeyi kabul etmek. Ben sadece müzik tarafına baktığım için çalmakta pek sorun görmedim. İnsanlar başka taraflara çektiler. Beni tanımadıkları için. Ben bugünkü iktidarı, hükümeti, politikaları nedeniyle tasvip eden biri değilim."
Her açıdan ne kadar zavallıca...
Azıcık patırtı çıkınca tekmil verenin, doğru gördüğünü yanlış bulmaya başlayanın, telaşla özeleştirinin dibine vuranın bir sanatçı olmasıysa durumu daha acıklı hale getiriyor.
Kuşkusuz bundan sonra, Oğur'un gözlerini kısıp kalbiyle gördüğü zamanlarda ağzından dökülen "Beni hor görme kardeşim, sen altınsın ben tunç muyum?" dizeleri bizi eskisi kadar etkileyemeyecek.
Çünkü aklımıza, Oğur'un cemaatinden aforoz edilmemek için, gözünü bile kırpmadan, hukuku olan insanları nasıl tunç saydığını hatırlayacağız. Eminin kendisi Kalın'a ayıp ettiğini hiç unutamayacak.
Üstelik bu doğrudan satış, Oğur'a mahallesinde de kazandırmayacak.
Çünkü konumuz siyasi değil, karakter meselesi.
***
AZ ÖNCEKİ İLHAN BEY NEREYE KAYBOLDU?
CHP'nin ekonomist vekillerinden İlhan Kesici, Halk TV'de "Sizin tahmininiz var mı, (128 milyarın) gerçekten kaybolduğuna inanıyor musunuz?" şeklindeki soruya net yanıt verdi.
Önce sorunun anlamsızlığına vurgu yapan Kesici "Para kaybolmaz, onu söyleyeyim... Girersin Merkez Bankası'nın bilançosuna, okumayı bilen insanlar açarlar internet sayfalarını, dolar alımları satımları nasıl olmuş, ne zaman olmuş her iş görülür. Her iş devletin kaydı altındadır" dedi.
Fakat Kesici, partisinden gelen tepkiler üzerine birkaç saat sonra Twitter hesabına "Ben de Kılıçdaroğlu gibi düşünüyorum. 128 milyar dolar kayıp" diye yazdı.
İyi de İlhan Bey, ikisi bir arada mümkün değil ki?
***
ERTUĞRUL ÖZKÖŞK'ÜN NESİ VAR?
Dün Turgut Özal'ın 28. ölüm yıldönümüydü.
Rahmetli Cumhurbaşkanı'yla yakın münasebetlerinden dolayı o günlerde "Özköşk" diye anılan Ertuğrul Bey ise bu vesileyle "kendi anmasıyla" meşguldü.
Güne özel "Reformist tonton" sayfası hazırlayan Sözcü gazetesine şöyle sesleniyordu Özkök:
"Bana göre bu sayfa Türk solunun Özal için yaptığı alkışlanacak bir 'iade-i itibar' sayfası. Bana yıllarca 'Dönek', 'Özköşk' diyenlere de kapak olacak bir sayfa bu."
Ertuğrul Bey, Özal'la ilgili söylediklerinde haklı. Sözcü'deki değişimi sorgulamakta da...
Ama kendisine Özköşk diyenlere niye bu kadar kızgın anlayabilmiş değilim.
Öyle ya değerini zamanında anlayıp Özal'a destek veren ilk isimlerden olduğunu kendisi de söylüyor işte. Hatta Özal yıllar sonra değer kazanınca kendisi de kazanmış gibi hissedecek kadar aidiyet geliştirmiş...
Adamlar da bu yakınlığı ustaca bir kelime oyunuyla mühürlemişler.
Cuk diye de oturan Özköşk yakıştırmasının neyine itiraz ediyorsunuz?
Yoksa bu bir itiraz değil de hatırlatma mı Ertuğrul Bey?