PKK'nın Gara katliamının ardından Milli Savunma Bakanı Akar'ın ve İçişleri Bakanı Soylu'nun, Kılıçdaroğlu'nu ve Akşener'i ziyaret ederek bilgi vermelerini alkışlamıştım.
İktidarın ulusal bir mesele karşısında sergilediği bu tavra karşın muhalefetin de atacağı adımlar vardı. Mesela PKK terörüne karşı Meclis'ten bir bildiri çıkartılmasına önayak olabilirlerdi.
Böylece bir terör eyleminin ardından ilk kez PKK ve dışarıda iplerini elini tutanlar değil, Türkiye kazanırdı. Terör sonrası yaratmayı amaçladıkları etkiyi alamazlardı.
Akar ve Soylu'nun ziyaretlerinin ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini işitince kendime kızdım.
Aksi mümkün mü? Hep birlikte gördük, iktidarın tüm bu diyalog ve teröre karşı ulusal uzlaşı çabasına rağmen Kılıçdaroğlu çıkıp HDP'nin bile söylemediğini söyledi...
Bu katil çetesini zaman zaman kiralayan ABD dahi katliamdan PKK'yı sorumlu tutarken Kılıçdaroğlu çıkıp Türkiye Cumhurbaşkanı'nı suçlu ilan etti.
Bakanların yüzüne karşı cevapladığı soruları sanki hiç sorulmamış gibi, PKK'nın lehine bir algı yaratmak için tekrarlamaya başladı...
Şehitlerin TSK'nın operasyonu başlayınca teker teker infaz edildiğine dair somut deliller, yakalanan PKK'lıların itirafları sanki söz konusu bile değilmiş gibi, "13 Türk'ü TSK bombalamasın sakın" imalarına tenezzül etti.
PKK-YPG'nin yanıbaşımızdaki son devlet kurma hamlesini engelleyen lider olarak tarihe geçen Erdoğan'ın bu tablo üzerine Kılıçdaroğlu'na söylediklerini sert bulanlar var.
Kendilerine katılmıyorum.
Daha dün "PKK-YPG mi bize saldıracak" diyen Kılıçdaroğlu'nun bu ithamı karşısında Cumhurbaşkanı bence iyi bile sabretti.
Çünkü CHP bu cinnet muhalefetiyle, PKK terörünün derinleşmesine HDP'den daha çok katkı yapıyor.
PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu gizleme gereği bile duymayan HDP'nin safı zaten belli. Dolayısıyla etkisi de... CHP ise anamuhalefet konumuyla terörün bir siyaset aracı olarak meşrulaştırılmasına neden oluyor.
Kemal Bey ya kimilerinin dediği gibi terör ortamının derinleşmesi, HDP'nin kapatılması ve oyların kendisine akması senaryosuna oynuyor...
Ya da yine okyanus ötesinden uzatılan havucun peşine düştü.
İkisi de Türkiye için felaket!
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
BU AYÇİÇEĞİ YAĞI, KARABORSACILAR YÜZÜNDEN Mİ PAHALI LÜTFÜ BEY?
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın "Ayçiçeği yağı yok ama Ay'a gidiyoruz" tweet'i olay oldu.
Meğer bizim Lütfü Bey'in ayçiçeği yağı fabrikası varmış.
Hazır konunun uzmanını, yağcı bir vekilimizi yakalamışken soralım...
Dolar 7'nin altına indi, fahiş zamlara gerekçe gösterilen girdiler düştü? Peki, ne oldu da ayçiçeği yağı hâlâ ateş pahası?
Toptancılara yok çeken karaborsacı ayçiçeği yağı üreticileri yüzünden olabilir mi sayın vekil?
***
EKREM BAŞKAN NE KADAR DA HAKLIYMIŞ!
İki günlük kar yağışı İstanbul'u felç etti. İnsanlar işlerine gidemedi. Ana arterler bile tıkandı.
CHP'lilere sorarsan "Allah'ın hikmeti, 'Ekrem Başgan' ne yapsın?"
Zira kar öyle böyle yağmamış. 1987'den beri hiç böylesi görülmemiş. Ondanmış İstanbul'un kilitlenmesi.
Ne diyelim...
Ama "son yılların", yetmez "asrın kar afeti" bize gösterdi ki, pandemi gerekçesiyle tam kapanma talep eden, metroya, otobüslere HES'siz yolcu almayan Ekrem Başkan çok haklıymış.
Demek bugünleri görmüş.
Öyle ya bir de şu iki üç günde izolasyon tedbirlerinin olmadığını, hayatın normal akışında tam kapasite aktığını düşünsenize!
Eyvah eyvah.
Gün gelecek normalleşmekten korkacaksın deseler, güler geçerdim.
***
ANAYASA BİLİM KURULU MU?
Masa başında toplanıp aldıkları asayiş kararlarını "bilimsel tedbir" diyerek başımıza bela eden Bilim Kurulu korkutmaya devam ediyor. Önümüzdeki 5-10 yıl biraz zor normalleşirmişiz falan...
Bizler, "Bill'in Kurulu" benzetmelerine konu olan bu kurulun hayatımızdan ne zaman çekip gideceğini düşünürken başımıza yenileri çıkıyor.
Gazetelerde haberdi. Yeni anayasa için de "bilim kurulu" oluşturulacakmış.
Tamam, belki işlevi farklı olabilir ama pandemi döneminde sütten ağzımız yanmış bir kere... Adlarını duyunca aklımıza yasaklardan, giden özgürlüklerimizden başkası gelmiyor. Kaygılanıyoruz haliyle.
Bilim Kurulu kadar bizi de anlayın.