Bolu'da halk, belediyenin kent merkezine yaptıracağı 10 metrelik ayı heykeli yüzünden ikiye bölünmüş.
Bir kesim "Biz ayı mıyız" diye isyandaymış
Belediye Başkanı Tanju Özcan ise "Herkes kendi ayısına sahip çıkıyor. Hayvanat bahçelerine gidin, boz ayının doğum yeri Bolu'dur" diyerek projesini savunuyor. Ve ekliyor: "Benden önceki belediye başkanı sazanı koymuş, Bolululara sazan mı demek istemiş?"
Bolu'nun komşusu Sakarya'da ise mesele kentin merkezine yaptırılan dev kabak heykeli yüzünden çıkmış.
Halkın bir kısmı heykelin "bozuk kabağa" benzediğini söyleyip belediyeyi eleştiriyormuş.
10 yıl kadar önce Malatya'nın Yeşilyurt İlçesi'ne bağlı Kadiruşağı Köyü'nde okul bahçesindeki Atatürk büstünü deviren Gülsüm ineğe açılan soruşturmanın akıbeti ne oldu, bilmiyorum. Ama memlekette her ilin bir heykel problemi mutlaka var.
Geçen sene Ordu'da çıkan Ertuğrul Gazi heykeli tartışmasını hatırlıyorum...
Belediyenin girişine konulan Ertuğrul Gazi büstü, Diriliş Ertuğrul'un başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan'a benzetilince çarşı karışmıştı.
ATV Son Durak'a konuk ettiğimiz Belediye Başkanı Hilmi Güler, halktan gelen tepkiler üzerine Ertuğrul Gazi'ye benzemeyen Ertuğrul Gazi heykelini yapanlar hakkında idari işlem başlatıldığını söylemişti.
13. yüzyılda yaşayan Ertuğrul Gazi'nin kime benzediğini kim bilebilir ki diyerek şaşkınlığımı gizleyememiştim.
Tıpkı geçenlerde harika kaplıcaları için gittiğim Denizli Merkez Efendi'de gördüğüm "komik tank" heykelinin, dehşetini yaşadığım 15 Temmuz'u tasvir ettiğini söylediklerinde kulaklarıma inanamadığım gibi...
Böyle gelmiş ama bu iş böyle gitmez.
Madem pek alakamız olmadığı halde meraklısıyız, o halde bu işlerin tek bir merkezden yönetilmesi için ülkeye acilen bir Heykelleri Ayarlama Enstitüsü lazım.
Mevzuatın nasıl hazırlanacağı kolay iş.
Ahmet Hamdi Tanpınar yıllar önce, "Doğuya giden bir gemide batıya koşan Türkiye'nin" dramatik halini Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde ayrıntılarıyla anlatmış.
Bir ara bu harika eseri oyunlaştırmıştım. E, Türkiye'nin en az altgeçidinin (galiba hiç yok) ve en çok heykelinin olduğu Eskişehir de doğum yerim...
İlgilenen olursa yardımcı olabilirim yani.
***
KORONADAN KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU
İngiliz matematikçi Kit Yates, dünyadaki toplam Kovid-19 virüsü sayısı ve virüsün çapını hesaplamış. Tüm koronavirüslerin 330 mililitrelik kola kutusuna rahatlıkla sığabileceğini söylüyor.
Artık Pepsi'nin algı operasyonu mudur bilmiyoruz. Ama açık havada bile maske takarak, aynı ev içinde ayrı odalarda oturarak, hayatı durdurarak kaçabileceğimize inandığımız virüs aşağı yukarı böyle bir şey işte.
İzolasyonun bilimsel değil siyasi bir karar olduğunu söyleyen İsveç'in epidemiyoloji uzmanı olan Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Anders Tegnell de bu beyhude çabayı şu sözlerle anlatıyor:
"Birkaç günde Vuhan'dan New York'a ulaştığı söylenen bir virüs eğer evinizin önüne kadar gelmişse ondan içeri kapanarak ya da maske takarak korunamazsınız."
Peki, o zaman salgın günlerinde ne yapabiliriz?
Dün Twitter'da gördüğüm şu karikatür, önce ne yapacağımız konusunda belki bir fikir verebilir.
İspanyol gribi yıllarında çıkan bir gazeteden alınmış karikatürde hasta, doktora soruyor:
- İspanyol gribinden korunmanın bir yolu yok mu?
Doktorun cevabı net:
- Tabii ki. Harika bir tane var. Gazete okumayın yeter.
***
MESELE AĞAÇ DEĞİL AHMET, SEN HALA ANLAMADIN MI?
Spiker Hande Sarıoğlu'nun evinde dans ederken görüntülerini paylaşması üzerine Habertürk'ten kovulması, medya çalışanlarının özgürlükleriyle ilgili bir tartışma başlattı
Konuya geç dahil olan Ahmet Hakan ise dün adını vermeden spiker diye seslendiği Sarıoğlu'na liseli ergenler gibi trip atıyordu:
"Sadece ilk 15 saniyesine tahammül ettim. Kimse kusura bakmasın ama... Ben o videoda... Kafasına göre dans edip hayatın tadını çıkaran bir hercaiden ziyade... Şebeklik yapıp dikkat çekmeye çalışan bir story şebeği gördüm."
Yahu Ahmet, mevzu senin göz zevkin ya da tahammül kapasiten mi?
Bak senden kaç yaş büyük olan Ertuğrul Özkök bile konuyu özgürlükler bağlamında yazıyor.
Sen neye takılmışsın.
Yoksa yine patronlarını mı karıştırdın?