Sağda solda 2023 için hâlâ aradığı gazı bulamayan bir öyle bir böyle muhalefet ve yandaş basın yine hacıyatmaz gibi sallanıyor.
Sabah uyanıp hayatın durulması, kesintisiz sokağa çıkma yasaklarının ilan edilmesi için iktidarı sıkıştırıyorlar...
Öğlen, her icraatına ölümüne muhalefet ettikleri hükümetin aldığı kısıtlama kararlarına "Yetmez ama evet, daha daha" diye tezahürat yapıyorlar.
Akşamüzeri de mevcut kısıtlamalarla bile iflahı gevreyen esnafın dükkânına gidip "Peki kiranızı, çalışanlarınızın maaşlarını kim ödeyecek şimdi" diye soruyorlar.
Soruyorlar ama cevapları da hazır. Kendi yağında kavrulmaya çalışan evin asalak oğlu gibi "Devlet ödesin, işi ne" diye söyleniyorlar.
Yeryüzünde kaç devletin böyle bir gücü var? Olanlar bile niçin bu yükümlülüğün altına giremiyorlar? Mevzubahis değil elbette.
Nasıl olsa, Aziz Nesin'in Zübük karakterine nal toplatanların, taşra siyasetçisi derinliğinden fazlasına ihtiyacı yok.
***
Kaldı ki pandemi sürecinde açıklanan milyarlık destek paketleriyle nereye kadar yürüneceği anlaşıldı.
Eğer, başta
lokanta ve
kafeler olmak üzere bazı sektörlere
yeni destekler verilecekse, pandemi
yüküyle sıkışan her devlet gibi
Türkiye'nin de yeni kaynağa ihtiyacı
olacak.
Bunun da tek yolu, Türkiye'ye dışarıdan yatırımın ve paranın gelmesi.
Küresel izolasyon koşullarında üretim yapmak, istihdam sağlamak, sosyal devleti geliştirmek için başka iktisadi çözüm bilen varsa söylesin.
İyi de arkadaş, buna da karşılar!
Görüyorsunuz işte...
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün
Katar Emiri Al Sani'yi kabul etti. İki ülke arasında
10 ticari anlaşma imzalandı.
Katar, Türkiye'de milyonlarca dolarlık yatırım yapacak.
Yıllardır "
yabancı sermaye Türkiye'ye gelmiyor, hatta kaçıyor"
diye iktidarı eleştiren muhalefet
ve yandaş kalemler, bu kez de "
ülkeyi satıyorlar" diye kazan kaldırıyorlar.
***
Aklı başında insanlar,
Almanya ya da
İngiltere gibi ülkelerde Katar sermayesinin ortak olmadığı şirket yok diye anlatmaya çırpınıyor ama inanın nafile.
Tamam, Katar'ı, BAE gibi ABD'nin dümen suyunda
Türkiye'ye düşmanlık eden Arap ülkelerinden olmadığı için
dost görmüyorlar. Ama mesele Katar'dan ibaret değil.
Zira dün kullanışlı ekonomistlerine
"Yabancıyı kandırmak kolay da yerli yemiyor" dedirterek yabancı yatırımcılara medya üzerinden
sitemlerini iletenler
ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.
Vatandaşın ekonomisini, sinirini, moralini bozacak her türlü yasağı savunuyorlar. Ülkede hayatın aksamasının, durmasının kendilerine oy getireceğini hesaplıyorlar.
Pandemi nedeniyle tüm dünyanın içine girdiği darboğazdan çıkmamıza yardımcı arayışları, yabancı yatırımcılara, piyasalara güven verecek anlaşmaları, reformları sabote etmeye çalışıyorlar.
Hâlâ "
Varsın yansın belki küllerin prensi biz oluruz" diye umut
ediyorlar. Evet, kırk yılın başı kendilerine
ihtiyaç duyulmuş, yine arkamıza
geçiyorlar.
Ne diyelim... Göz göre göre yiyene afiyet olsun.