Her yerde Koronavirüs salgını yüzünden evinde kalan insanlara sıkılmamaları, bunalmamaları için tavsiyeler var.
Evinizi onarın, kitap okuyun, Eski Türk filmlerini izleyin vs.
Kısa bir süreliğine bile olsa kendimizle baş başa kalmanın katlanılması gereken bir durum olması hayli garip.
Ne var ki, instagramda puzzle fotoğraflarının görülmemiş bir hızla artması "sıkıntının" büyük olduğunu gösteriyor.
Birbirini ezerek market raflarını boşaltanların telaşı da karın doyurma refleksinden daha derin bir ihtiyaca işaret ediyor bence.
Öyle ya, eğer evlerinde su aygırı beslemiyorlarsa, o tepeleme market arabalarının başka bir anlamı olmalı değil mi?
Mesela, evde baş başa kalacakları kendilerine tahammül etmenin "ödülü."
***
Evde üç gün kaldıktan sonra, sanki
Alcatraz'ta üç yıl hücre hapsinden yeni çıkmış gibi balkonlara fırlayıp marşlar söyleyen İtalyanların videolarına bir göz atın.
İtalyanların camdan cama paslaştıkları ezgiler coşkulu ama neşelendirmek şöyle dursun kederlendiriyor insanı.
Zira
insanın kendinden kaçışından daha hüzünlü çok az şey olsa gerek.
***
Dün de sosyal medyada
Isaac Newton'un büyük keşfini 1665 yılında
"
Londra'nın Büyük Vebası" döneminde
kendini evine kapattığı sırada yaptığı
konuşuluyordu.
Uslu bir çocuk olup evde oturursak ve sorun çıkartmazsak kafamıza bir elma düşer mi ya da şirinleri mi görürüz, bilemiyorum.
Ancak Newton gibi bir dahi için
yalnızlığın mecbur kaldığı için katlanacağı bir durum değil, seve seve koştuğu
bir sığınak olduğuna eminim.
***
Niyetim gazete köşesinde felsefe yapmak değil.
Ama yurttan ve dünyadan Korona manzaralarına baktıkça aynı soruyu düşünmeden edemiyorum...
Tarih içerisinde
sosyalleşmesi onca zaman alan insan, ne oldu da geçici bir
süre bile kendisiyle bir başına kalmaktan
bu kadar korkar hale geldi?
Muhtemelen travmanın büyüğünü son yirmi yılda yaşadık.
Bireyselleşmeyi körükleyeceği iddia edilen küreselleşme ve internet devrimi aslında
tüm mahremiyetimizi elimizden aldı.
Kısa sürede yarattığı
teşhirci leş kültür, kendimizle olmanın, derine dalmanın, düşünenin, muhasebe yapmanın bir eğlence değil, sıkıntı verici bir zorunluluk olduğunu dayattı.
İnsanın kendi zihninden daha derin, renkli ve eğlenceli bir dünya olabileceğine inanlar da direnmediler.
Ama korkmayın...
Siz istemedikçe yalnız kalmazsınız, hatta bazen isteseniz de kalamazsınız.