Koronavirüs paniği çığırından çıkmış durumda.
ABD'deki market kuyrukları yerini silah dükkanları önündeki izdiham görüntülerine bıraktı.
"Daha bir çok aile sevdiklerini kaybedecek" dedikten sonra cool takılıp olağanüstü tedbirlere baş vurmayacaklarını açıklayan İngiltere Başbakanı Boris Johnson da geri adım attı. Vaka sayısı bin 140'a, ölümler de ikiye katlanıp 21'e yükselince Johnson tedbirleri arttıracağı sözünü vermek zorunda kaldı.
Şu ana dek, krizi gelişmiş pek çok ülkeden daha iyi yöneten Türkiye'de ise daha sakin bir hava hakim.
İktidarın aldığı tedbirlere kamuoyunun da büyük oranda riayet ettiği görülüyor.
Bu aklıselimimizi muhafaza etmemiz çok hayati.
Zira bugünler gelip geçtiğinde yaralarımızı sararken kimin neyle uğraştığını mutlaka hatırlayacağız.
***
Şimdiden hafızamıza kazınanlar da var.
Yurt dışından gelenlere uygulanacak tedbirleri bile
içine hapsolduğu siyaset husumetini heybesinden eksik etmeden tartışanlar mesela...
Mahalle yanarken taranan bu arkadaşlar geçen gece de iş başındaydılar...
Bir kısmı umreden dönen vatandaşlarla ilgili karantina tedbirleri konuşulurken hükmünü vermişti bile...
"Dinci iktidar virüsü elleriyle Arabistan'dan ülkeye taşıyordu." "Bilimsel tedbirler ibadetlere söz konusu
olunca uygulanmıyordu" vs.
Bu kaçıkları ciddiye alanlarsa sabaha kadar cevaben,
asıl Avrupa seyahatinden dönen ünlülerin, şarkıcıların karantinaya alınmasını talep ettiler...
Bu arada umreden dönenlerin karantina altına alındığı haberleri gelmişti ancak o toz dumanda unutuldu gitti.
***
Koronavirüsten sakındığımız kadar, aşırılıklara müsait bu ortamda
akıl sağlığımızı da ihmal etmemeliyiz.
Bunun da tek yolu, yardımlaşmayı unutmamak, nezaketimizi kaybetmemek, kısacası
kriz anlarında depreşen o canavarla, bencilliğimizle mücadele etmek.
Her şer de bir hayır vardır derler.
Kuşkusuz bedeller ödeyeceğiz. Ne var ki fırtına dindiğinde bir arada yaşadığımızın,
uzlaşmaz sandığımız çelişkilerin teferruat olduğunun farkına daha çok varmış olacağız.
Ben buna inanıyorum.
Yap hep beraber ya hiç birimiz.