Yeni kamusal alanımız sosyal medya herkese ifade alanı yarattığı için konvansiyonel medyanın tekelini kırdı.
Ne var ki kamu yararına ve özgürlükçü bir gelişme gibi görülen bu mecranın oluşumu, beraberinde yaygın manipülasyonu da getirdi.
Gerçek hayatta karşılığı olmayan, olamayacak gündemler, düzmece haberler, spekülasyonlar, yalanlar bu yeni platformda rahatlıkla dolaşıma sokulabiliyor.
Bu özelliği nedeniyle de toplum mühendisliğine yeni araçlarla devam eden çevreleri cezbediyor.
Gerçek hâlâ er ya da geç ortaya çıkıyor tabii. Ama ne fayda, istatistikler internette yalanın gerçekten 6 kat daha hızlı yayıldığını gösteriyor.
Ve zaten hedef enformasyon paylaşımı değil manipülasyon olduğu için de amaç farklı seviyelerde hasıl oluyor...
Kafalar karıştırılıyor, paranoyalar depreştiriliyor, güvensizlik hissi uyandırılıyor, insanlar kolektif bir deliliğin girdabına sürükleniyor.
***
Sosyal medyanın bu özelliği, yaygınlaştığı geçtiğimiz 10 yılda epeyce iş gördü.
Facebook gibi kanallar üzerinden yaygınlaştırılan
"Arap baharı", komşu coğrafyamızı
Buzul Çağı'na döndürdü. Devrilen
"bağımsız diktatörlerin" yerine gelen
"atanmış diktatörler" eskilerine rahmet okutuyorlar. Kimi ülkelerse hepten başsız kalıp daha kötü bir kaosa sürüklendiler.
Türkiye de sosyal medya manipülasyonu son sürat devam ettiği ülkelerden.
Ne zaman olağanüstü bir durum olsa
çark dönmeye başlıyor. Önce
ünsüz trollerin sonra ünlülerinin mesaisi başlıyor. Bugünlerde de enerjilerini bir koronavirüs gündeminden alıyorlar.
Doğruluğunun kanıtlanıp kanıtlanmaması bir yana, toplumda korku ve panik yaratmak için
çıplak gözle görülen düzmece iddiaları yayıyorlar:
"İstanbul'da bilmem ne hastanesinde
50 ölü varmış ama gizleniyormuş."
"Doktorlar konuşmamaları için
tehdit ediliyormuş. Görüntü yokmuş ama
ses kaydı varmış."
Sizce,
devletin yasa gereği gizli gömdüğü ajanının cenazesinde çekilen fotoların bile yayınlanabildiği bir ülkede bir çağda, onca ölümün halktan saklanabileceğine inananların
hepsi mi alık?
***
Ne var ki her şeyin bir taşıma, maruz kalma kapasitesi var.
Ben son günlerde
kamuoyunun manipülasyona doyma seviyesine geldiğini gözlemliyorum.
FETÖ trollerinin sosyal medyadaki desteğiyle beslenen siyasetçi, gazeteci kılığındaki
tescilli provokatörler her zamanki gibi işine devam ediyorlar elbette. Twitter'da yalanı yayıp daha sonra silerek işlevlerini görüyorlar.
Ancak vatandaşların çoğunluğu,
İdlib'deki provokasyonun ardından başlayan koronavirüs paniğinde,
eski krizlere göre daha sağ duyulu bir tavır sergilediler. Varoluşunu kaosa ve aşırı tepkilere borçlu olan manipülatörlere prim vermediler.
Çoğu zaman bir trolden farklı hareket etmeyen
CHP sözcülerinin bugünlerde çıkıp "bakanlıkları" tebrik etmeleri falan, esen bu aklıselim dalganın eseri.
Koronavirüs krizinde,
şeffaflığın, kamu güvenliğine tehdit oluşturmadan pekala sergilenebileceğini ortaya
kayan iktidarı da unutmamak lazım tabii.