Suriye'deki gerilim devam ediyor. Dün de İdlib'deki hava saldırısında iki askerimiz şehit oldu. Bu gelişme Soçi ve Astana'da Rusya ile sağlanan mutabakatın artık söz konusu olmadığının kanıtı.
Zira Suriye'deki rejimin hamisi Rusya verdiği hiçbir sözü tutmuyor. Yetmiyormuş gibi kendisinin de tanıdığı 'sınırları' zorluyor.
Krizin yalnızca Türkiye ve Rusya arasındaki bir sorundan ibaret olmadığı da ortada. Zira Putin'in hırçınlaşmasında, ABD'nin Rusya'nın iki sıkı müttefiki Çin ve İran üzerinden verdiği mesajların da etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Moskova, Suriye politikasında dümen kırarak, Akdeniz'deki egemenlik haklarını korumak, dahası ABD'nin nüfuz alanının genişlemesine engel olmak istiyor.
***
ABD'nin,
NATO'nun ve Avrupa Birliği'nin de İdlib krizini bu bağlamda değerlendirdiklerini görüyoruz.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey bölgede hayatını kaybeden askerlerimiz için apar topar Türkiye'ye gelip "şehit" ifadesini kullanıyor...
ABD Başkanı Trump, Suriye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la sıkı bir işbirliği yürüttüklerini açıklıyor...
NATO, Türkiye'nin pakt için ne kadar kıymetli bir ortak olduğunu anlatan videolar yayınlıyor...
AB, Suriye gündemiyle doğrudan alakalı olan Libya'da Hafter'e ateşkes çağrısını yinelerken, Türkiye'nin Suriye'deki varlığının kendileri için bir garanti olduğunu dolaylı da olsa ifade ediyor.
***
Özetle çağdaş dünya bu krizde Türkiye'nin hukuki ve insani tezlerinin yanında görünüyor.
Bu tavırlarının olası bir göç dalgasından çekinmeleri gibi pek çok sebebi olabilir. Ancak tüm bu olası ayrıntılar, Türkiye'nin uluslararası arenada bu kez yanlız olmadığı sonucunu değiştirmiyor.
Gelin görünki, eksenleri daima batı olan monşerler ve onların Hariciye'den sonraki sığınağı
CHP bir türlü Türkiye'nin haklılığına ikna olmuyorlar. Dahası kritik günlerde, Rejimin Türkiye'deki sözcüsüymüş gibi dünyaya mesajlar veriyorlar.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz'ün dün İdlib'ten şehit haberleri gelirken "müttefiklerine" yönelik yaptığı açıklama bunun en iyi örneği:
"CHP olarak biz savaş istemiyoruz. Ama savaş isteyenler var ya da savaş isteyen var. Türkiye'nin Suriye ile savaşmasını gerektirecek hiç bir meşru veya haklı bir gerekçe yoktur. Biz CHP olarak Atatürk'ten aldığımız sürekli olarak dile getirdiğimiz prensipleri hep savunageldik. Bir ülke için hayati çıkarlar söz konusu olmadığı takdirde savaş cinayettir. Türkiye'nin en kısa zamanda İdlib sorunundan ve Suriye'nin içinde bulunduğu çıkmazdan Suriye'ye de yardım edecek şekilde çıkalabilmesi için bir barış önerisinde bulunması gerekir."
Pes!
İnsan bu kafanın Dışişlerini ve Türkiye'yi yönettiğini düşünmek bile istemiyor.