Ordu ve yargı başta olmak üzere devletten hâlâ temizlenmeyen kripto FETÖ'cülere dair basında yoğun uyarılar yapılıyor.
15 Temmuz gecesi darbenin bir ihtimal olarak rafa kalktığı rüyasından uyanan kamuoyu, uyanık kalmakta ısrarcı.
Peki, halk böylesine bir teyakkuz halindeyken aynı delikten bir kez daha ısırılır mı?
Kimileri, "delik aynı olsa da yılan farklı olabilir" diyorlar.
Doğrudur...
FETÖ ile aralarındaki kavga, "darbeyi kimin yapacağı" rekabetinden kaynaklanan askeri vesayet eskileri bu hayallerinden hiç vazgeçmediler.
Bu onlar için hâlâ bir ihtimal...
Bekleyenleri de var...
15 Temmuz gecesi karargâhta, kışlasında, evinde, sığınakta rüzgâr nereden eserse ona göre pozisyon almak için ölü taklidi yapanları... Kemalistler darbe yapıyor sanıp sokağa kutlamaya çıkanları, tankları alkışlayanları... Halkı darbe girişimine karşı uyarmak için sala okuyan imamları döverek FETÖ'cülerin sivil savunmasını yapanları... Darbeden türkü barda haber alıp, orkestraya DEV-GENÇ marşı çaldıran ardından da sokakta sivil katleden FETÖ'cü katillerin şerefine kadeh kaldıran CHP'li Edirne Belediye Başkanlarını unutmadık.
***
Sizce FETÖ'cüler oluşan bu atmosfer hakkında ne düşünüyorlardır? Öyle ya,
konu en çok onları ilgilendiriyor.
Zira 15 Temmuz'dan sonra tasfiye olan tabanın yanı sıra yurt dışına kaçan on binlerce
profesyonel FETÖ'cü kadro var.
Dönmeleri,
kaldıkları yerden devam etmeleri için tek umutları Erdoğan'ın bir
darbeyle devrilmesi.
Oyla falan olmuyor çünkü.
Onunla en fazla belediye başkanı seçtirebiliyorlar, Cumhurbaşkanı değil.
Bu yüzden de sığındıkları yerde
7/24 tüm enerjilerini bu
operasyonlara harcıyorlar...
Bugünlerde de tıpkı 17/25 Aralık'ta ya da 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi
tweetleri ikiye katladılar... Yine küfre, iftiraya, çarpıtmaya başladılar.
Ama fena deşifre oldukları için hedef küçülttüler.
Şu an için ilk amaçları,
geri dönüşleri için uygun ortamın oluşmasına katkı sağlamak.
Malum, dışarıda
değirmenin suyu günden güne azalıyor...
***
Ellerinde, Erdoğan'ı hangi vesayet odağı devirirse devirsin katkı vermekten
başka gerçekçi bir alternatiflerleri kalmadı.
Nasıl olsa yerine gelecek potansiyel siyasetçilerin hiçbirisiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan 'la olduğu gibi aralarında "kan davası" yok.
Biri,
ta Erdoğan FETÖ dershanelerini kapatıp arı kovanına çomak sokarken,
FETÖ ile mücadelenin fitilini ateşlerken
bu işe karşı çıkıp safını açık etmiş...
Diğeri, göreve geldiği gün
FETÖ'cü polis şeflerini ve savcılarını serbest bırakacağını vaat etmiş...
Öteki, 15 Temmuz gecesi PKK kartını açıp "biz de doğudan bastırırız" diyerek
FETÖ'ye karşı tarafsızlığını ilan etmiş.
Atanamamış başbakan durur mu? O da yarışa geç girmiş tay telaşıyla fırlamış,
"Ben başbakan olarak kalsaydım darbe olmazdı" diyor.
Nasıl olacakmış o iş derseniz, şöyle:
15 Temmuz darbesinden sonraki YAŞ'ta bütün FETÖ'cüleri ordudan atacakmış (!)
Bu "itiraf", sosyal medyada yine,
vasatlıktan kaynaklanan bir mantık hatası şeklinde yorumlandı ve üzerine geyikler yapıldı.
Ben kendisine katılıyorum ama bu kez gülmekten değil.
Zira doğru söylediğini düşünüyorum.
Evet, başbakan olarak kalsaydı bence de 15 Temmuz olmazdı!
Niye olsun ki?