Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Olmasa da olurmuş

Dün Türkiye Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu tartışmasını izledi. FOX TV'den İsmail Küçükkaya'nın yönettiği program tüm haber kanalları tarafından canlı verildi.
Tartışmada ilk soru 31 Mart seçimlerinin neden iptal edildiği sorusuydu. İlk cevap hakkı Yıldırım'a tanındı. Yıldırım anlaşılır bir dille sandıkların küçük bir kısmı sayıldığı halde oy farkının asimetrik bir hızla lehlerine döndüğünü anlattı. Aynı soruyu yanıtlayan İmamoğlu ise görsel malzemelerle desteklediği cevabında rakamlara boğuldu. Rakibi kadar net bir mesaj veremedi.
İlk bölüm için söylenecek başka bir şey yok. Aslında sonrası içinde...
Zira adaylar 31 Mart'la ilgili olan bu soruda takılıp kaldılar. Yeniden sayım sonucu kaç oy geçerli hale geldi? Anadolu Ajansı o gece veri akışını niçin kesti? CHP niçin yeniden sayıma itiraz etti? İlk kez hangi aday kazandığını ilan etti? Partiler sonuçlar netleşmeden İstanbul'da billboardlara neden ilanlar verdiler? Vs.
Kısacası ilk yarım saat, 23 Haziran seçimlerine değil, geçmiş bitmiş bir sürece dair daha önce adaylar tarafından defalarca tekrarlanmış tezleri dinledik.
İsmail bu kısır döngüyü hesaba katıp 31 Mart'a programın sonunda gelmeliydi.

***
İkinci bölüm ise Yıldırım'ın, İmamoğlu'nun 18 günlük belediye başkanlığı döneminde yaptığı veri kopyalama işlemi üzerinden yüklenmesiyle başladı. Bu vakanın FETÖ tarzı olduğunu söylemesi karşısında İmamoğlu doyurucu bir yanıt veremedi.
İmamoğlu valiye hakaret ve rakibinin soruları istediği iddiasıyla ilgili sorularda da seyirciyi ikna edemedi.
Binali Yıldırım'ın zamanı daha iyi kullandığını ve daha anlaşılır konuştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Agresif davranması beklenen Ekrem İmamoğlu'nun beklenilenin aksine daha sakin kaldığını da eklemeliyiz.
***
Bu tartışma gündeme geldiğinde sorulardan ziyade format ve kriterler olacağının altını çizmiştim.
Ne yazık ki klişede ısrar edildi. Adaylara aynı soruyu yöneltmek gibi bir yöntem tercih edildi. Adaletin de konuklara cevap için eşit süre tanımakla sağlanacağı sanıldı.
Tam tersi oldu. Bu mekanik tarz programın akışına zarar verdi. Sıkıcı bir yayın oldu. Özetle izlediğimiz, beklentileri karşılayan bir siyasi tartışma değildi.
Bence program iki adayın karşılıklı tartışması üzerine kurulmalıydı. Böylece ucu açık konu kalmazdı.
Böylece hem adaylar, moderatörün nedense adaylara sormadığı, gündemdeki tartışmalarla ilgili ortaya çıkmış son delilleri de masaya yatırırlardı. Örneğin İmamoğlu'nun valiye hakaret ettiği ham görüntüler konuşulur, iddialar da cevaplar havada kalmazdı.
İsmail de enerjisini gazete manşetlerini kesmek yerine resmi raporlara ulaşmaya harcayabilirdi. Böylelikle, Yıldırım'a yönelttiği, İstanbul belediyesinin zarar ettiğine dair sorusunu Sayıştay raporuyla destekler, "gazetelerde haberler çıkmıştı" türünden savunmalara mecbur kalmaz, daha elle tutulur bir iş yapmış olurdu.
Kimse kusura bakmasın bu programın kararsız tek bir seçmenin bile fikrini değiştirdiğini düşünmüyorum. Olmasa da olurmuş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA