Kulislerde bir takım anketler konuşuluyor. Ama bir araştırma şirketinin sahibi olan Hakan Bayrakçı'nın Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaptığı şu itirafının ardından insan hangisine inanacağını şaşırıyor: "Seçimin yüzde 50'nin bir iki altı ya da bir iki üstünde biteceğini biliyordum. Ama ben yüzde 51 ile kazanacağını söyleseydim Erdoğan'ın, camia (CHP) ve bahsettiğim kitle beni çarmıha gererdi." Aman! Bayrakçı iyi ki söylememiş değil mi? Nasıl olsa o açıklamasa da birkaç gün sonra kimin cumhurbaşkanı seçildiğini gördük, arkadaşımız da canını kurtardı! Peki, seçimlere daha sekiz gün var merakımızı nasıl dizginleyeceğiz? Elbette araştırma şirketleri içinde işini layıkıyla yapanlar da var. Ancak kimin ne için yaptırdığı ve açıkladığı meçhul anketlerin verilerini elemeye harcayacağımız enerjiyi daha net alanlarda kullanabiliriz. Mesela, adayların 31 Mart öncesine kıyasla kampanyalarında ne gibi değişikliklere gittikleri üzerine kafa yorabiliz.
***
Binali Yıldırım cephesiyle başlayalım. Çarşamba günü atv-aHaber ortak yayında sorularımızı yanıtlayan
Binali Bey'de ve ekibinde gözlemlediğim ilk değişimi
"daha görünür olmak" şeklinde özetleyebilirim. Zira 31 Mart öncesi kendisi ve parti teşkilatı bu konuyla ilgili olarak eleştirilmişlerdi. Şimdi de Yıldırım ve
AK Parti teşkilatı adeta
31 Mart'ın acısını çıkartıyorlar. Binali Bey ve çekirdek ekibinin yanı sıra, mesaisi
Ankara'da geçen AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanı
Mahir Ünal da, Bahçeli'nin ifadesiyle,
mitili İstanbul'a atmış durumda. Yıldırım'ın
rakibini TV'de tartışmaya davet etmesi ve üstüne moderatörlük için CHP yandaşı bir gazeteciyi önermesi de bu
daha görünür olma stratejisinin delili.
***
Ekrem İmamoğlu'nun kampanyasındaki değişimi ise, Cumhur İttifakı adayının
tam tersi bir noktada tarif etmek mümkün: "
Daha az görünür olmak!" Çünkü esnafa gider ve hâlâ konuşulan valiye hakaret skandalı, İmamoğlu'nun 31 Mart öncesi çizdiği
mülayim adam imajının cilasını aldı. Sandıkların kurulmasına bir hafta kala
Ekrem Bey'in
yeni bir öfke kontrol problemiyle afişe olmaması için de parti adayını
sokaktan çekti. Dün de CHP'den "
seçime kadar kimseyle polemiğe girmeyecek" türünden garip bir açıklama geldi. Anlaşılan o ki İmamoğlu'nun
valiye ağzını bozması,
kampanyalarının kimyasını altüst etmiş. Ne yapacaklar acaba, adaylarını sığınağa indirip 23 Haziran akşamı serbest mi bırakacaklar? Yarınki tartışma için de bir formül bulurlar mutlaka. Tavsiyem, çok takıntı yapmasınlar... Bu arada, acaba diyorum, Ekrem Bey
basit dedim bahanesini de yalanlasa, "dedim uleyn" dese... "
T.C. valisine it demiş" diye sevinecek küskün
hevallerin gönlünü yeniden kazanamaz mı? Zira hukuki süreç her halükarda işleyecek ve delillere bakılırsa paçayı kurtarması çok da kolay olmayacak. Efendim... Geç mi kaldı diyorsunuz? Öyle demeyin sayılmamış sandıktan umut kesilmez.