Cumhuriyet Halk Partisi, Şarkıcı Murat Boz'a belediye başkan adaylarına yaptığı bağıştan ötürü teşekkür etmiş.
Genç şarkıcıya kızanlar var.
"Daha düne kadar sana yalaka diyenlerden aferin almak için takla atmaya utanmıyor musun" diyorlar.
Ama tabii politika, ülkenin kültür sanat hayatını teşkil eden diğer ünlülerimize olduğu kadar Boz'a da yabancı bir mecra olunca işlerin sarpa sarması normal.
Belli ki "akıl hocaları" Murat'ı böyle bir imaj revizyonuna ikna etmişler.
Referandumda "evet" dediği için başına gelmedik kalmayan sanatçıyı, radyo reklamı parasına Ekrem Müdafa'ya yardım yapmanın daha "rantable" olacağına inandırmışlar.
Sevgili Murat da yine "vur" deyince öldürmüş işte... Tutmuş, siyasi partilere bir yıl içinde en fazla 54 bin 566 TL yardım yapılabildiği halde CHP'nin adayına 100 binTL bağışlamış.
Parti yasal olarak sorun çıkmasın diye parasını iade edince de bu kez bacadan girmiş... Geri kalanı da annesi adına CHP'ye bağışlayıp "üstü kalsın" demiş.
Dahası Murat, İmamoğlu ile açtıkları 60-70 iftardan vakit bulup röportaj veren CHP'nin sol yanı Canan Hanım'dan öğrendiğimize göre, yaptığı yardımın kamuoyuna duyurulmasını bizzat kendisi istemiş!
***
Şimdi de muhtemelen gelen eleştirilere bakıp olan biteni anlamaya çalışıyordur Murat... Belki de 31 Mart'ın ardından kendisi gibi
belediye sanatçısına dönüşen
Cem Yılmaz'ın "hem karnım doysun hem pastam dursun" temalı son Twitter mesajında oluğu gibi, gelen tepkilere "n'oluya ya" diye şaşırıyordur.
Sizi bilmiyorum ama ben
saflığından şüphe etmediğim Murat Boz'a... Twitter'a girdi gireli bizleri "
güldüğümüz akıl bu muydu" diye hayal kırıklığına uğratsa da Cem Yılmaz'a... Ya da ne bileyim, 50'sinde
George Orwell'la tanıştığını öğrendiğimizden beri asi şarkılarını
eskisi gibi dinleyemediğimiz Athena Gökhan'a falan asla kızmıyorum.
Hallerini anlıyorum.
İşleri çok zor.
Kırk yılda bir şarkı patlatacaksın da, film çekeceksin de gündeme geleceksin de... Şöhret aslanın ağzında değil artık midesinde.
***
Sanatın politikayla kuracağı estetik bağının en iyi renklerini vermiş Pier Passoli'ni "
Kültürel bir çöl" yaratılmışsa, orada
her şey satılabilir. Çünkü çölde her şey mucize etkisi yapar" diyordu.
Elbette Pasolini gibi bir devrimci bir sanatçıyı bizim ünlülerle kıyaslayacak değilim. Ama sanatlarıyla yapamadıkları siyaseti,
Twitter amigoluğuyla ya da parasıyla yapmaya kalkan kültürel çölümüzün dikenlerine eskinin hatırına bir tavsiyem var.
Siyasi bağışın, piarın,
umulan faydayı sağlaması için
nasıl
saman altından su ya
da
Kalamış Marina'da su üstünden yat yürütüleceğini
öğrenmeliler...
Sanırım, AK Parti döneminde semirip,
Paper Moon'lardaki yeni sosyetik arkadaşlarının masalarına kabul edilmek için
muhaliflik oynayan müteahhitler, el altından
canlı sıkan iş adamları bu konuda kendilerine yardımcı olacaklardır.
Merak etmesinler, diyalog kurmakta zorluk çekmezler.
Paradan başka
hiçbir şeyleri olmayan bu kırolar, ancak
operadaki cehaleti coşturabilen
vasatlığa hayrandırlar.