Hesaba göre, böylece ABD desteğinde Suriye'nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan PKKPYD devleti, fiilen tüm güney sınırımız boyunca uzanacak!
Ankara'nın planıysa aynı. Önce, yerel güçleri organize eden ordusunu, El Bab'a, PKK'nın birleştirmeye çalıştığı "kantonların" arasına bir kama gibi soktu. Şimdi de aynı şeyi YPG tazyiki altındaki Afrin'de yapmayı planlıyor.
Ancak takdir edersiniz ki bu iş sadece Ankara'nın irade göstermesiyle alakalı değil. Zira Afrin'de patron ABD değil Rusya.
İyi haber, güvenilir diplomatik kaynaklar da iki ülke arasında haftalardır süren görüşmelerde büyük oranda anlaşıldığını kaydediyorlar.
Yani önümüzdeki günlerde TSK destekli ÖSO birlikleri Afrin'i PKK-YPG'den temizlemek için harekâta başlayabilir.
Üstelik de Türkiye karadan yürürken, Rusya'nın sahadaki teröristlere olası bir destek müdahalesi yapılmasın diye hava sahasını kapatma ihtimali de çok yüksek.
İşte bu tablo içerideki CIA unsurlarını, PKK'yı ve Fetullahçıları yeniden harekete geçirdi.
Biri bölgede yeniden siyasetçileri, işçileri ve öğretmenleri katletmeye başladı. Diğeri de sosyal medyada "Suriyeli mülteciler Ankara Yenimahalle'de 16 kadına tecavüz etti, 210 kişiyi öldürdü" şeklinde mesajlar yaymaya başladı.
Elbette çocukların bile inanmayacağı bu yalanlara, orta zekâlılar ve "Aman şirin görüneyim" diye çırpınan yersiz hassasiyet kumkumaları dışında kalan büyük çoğunluk itibar etmiyor.
Ama yine de dikkat. Geçen sene bu zamanlar, darbeden hemen önce de aynı mevzu kaşınmaya başlamıştı.
***
Ahmet Bey Dağkapı'dan Gar'a kadar da yürür müsünüz?
Ahmet Türk geçenlerde 50 derecelik gündüz sıcağının altında Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşüne katıldı.
Gerçekten büyük fedakârlık.
Zira adamcağız kısa süre önce sağlık sorunu nedeniyle cezaevinden tahliye edilmişti.
Ama muhakkak, yıllardır kendisinin ve ailesinin yönettiği Kızıltepeli ve HDP'li diğer seçmenlerinin de Ahmet Bey'den beklentileri var.
Kendileri için de azıcık fedakârlık istiyorlar.
Mesela günlerdir PKK'nın katlettiği Kürt işçiler, siyasiler, öğretmenler için de... Nasıl olsa partisinin vekillerinin "arkamızı dayıyoruz" dediği Kandil'de nüfuzu vardır.
Hem, çok yürümesine de lüzum yok.
Ahmet Bey Dağkapı'da güzel bir ciğer yedikten sonra hem biraz yürüyüp yediklerini eritir... Hem yolda PKK'ya Kürtler ve Türkler adına "Benim için beni öldürme artık" der... Hem de Kılıçdaroğlu misali, ayranı da Atatürk'ün 80 yıl önce geldiği Diyarbakır Garı'nda içer.
Kim bilir, belki bulabilirse yanına PKK'nın sivilleri ve siyasileri öldürmesinden rahatsız olan CHP'li vekil de bulabilir. İadeyi ziyaret hesabı...
Ama ne olur eline "adalet" yazan dövizler falan almasın.
Zira biliyorsunuz. FETÖ'cüler ve PKK'lılar da serbest bırakılsın diye yola düşenler bu kavramın içini boşalttılar, rezil ettiler.
***
Karpuz kabuğundan da gemi yapalım mı Can abi?
Türkiye uçak gemisi yapacağını açıklayınca, şimdilerde Sözcü'nün bulvar gazetesinde yazan Can Ataklı tepkisini hemen koydu:
"3 tarafı deniz olan Türkiye zaten uçak gemisi gibi. O gemiyi nerede kullanacağız."
Aynen... Masraf!
Hatta bence ortalama yükseltisi 1132 metre olan Anadolu'da savaş uçağına da gerek yok.
Bu arada rivayet o ki, dört tarafı denizlerle çevrili olan Birleşik Krallık senin uyarın üzerine tüm uçak gemilerini jilet yapılsın diye tersanelere göndermiş.
Kızma gençlere. Kabul et Can abi, böyle mavra malzemesi yüzyılda bir düşüyor önümüze.