Taksim saldırısını gerçekleştiren kişinin kimliği kesinleşti. Saldırıyı gerçekleştiren teröristin DAEŞ bağlantılı olduğu tespit edildi. Bir taraftan PKK terörü bir taraftan DAEŞ terörü ve bir taraftan da bunlardan çok daha sinsi olan FETÖ terörü karşısında Türkiye tek başına direnmeye ve dik durmaya çalışıyor...
Türkiye olarak yeni bir ateşten gömlek dönemini yaşıyoruz. Büyük yazarımız Halide Edib'in tabiriyle Allah Türkiye'yi bir kez daha ateşle imtihan ediyor. Bu ateşi söndüreceğiz ve her türlü terörizmi yeneceğiz. Evet zor bir süreçten geçiyoruz ama başaracağımızı biliyorum...
Her türlü terörizmi mağlup etmek için önce karşılaştığımız olguları iyi analiz etmemiz gerekiyor... Taksim'deki vahşi saldırıyı tertipleyen DAEŞ asla küçümsenmeyecek organize bir zekâya sahip bir örgüt. Oysa hem Batı âlemi hem de biz çıkışında bu örgütü küçümsedik. Hatta DAEŞ'e örgüt de demek doğru değil. DAEŞ örgütün de ötesinde bir tip postmodern devlettir. Evet devlet, terör devleti...
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Paris'te 13 Kasım 2015'te meydana gelen saldırıların DAEŞ tarafından gerçekleştirildiğini söyledikten ve bu saldırıların "savaş nedeni" olduğunu belirttikten sonra şöyle demişti:
"Savaş karşısında ülke olarak gerekli kararları almak zorundayız. Bu eylem, DAEŞ adlı terörist bir ordu tarafından özgürlüğümüze karşı yapılmış bir saldırıdır."
13 Kasım 2015 saldırılarından sonra Paris'te OHAL ilan edilmişti ve Hollande aldığı bu çok sert tedbirleri sonuna kadar savunmuştu. "Fransa utanç verici ve çok şiddetli bir saldırıya uğramıştır. Ancak Fransa bu saldırı karşısında acımasız bir şekilde davranacaktır" demişti Hollande...
Türkiye olarak hem DAEŞ terörü karşısında hem de savaşta olduğumuz diğer terör örgütlerine karşı en sert tedbirleri almak bizim de hakkımızdır. Bu konuda artık hiç kem küm edilmemelidir. Hukuk çerçevesinde en sert tedbirler kullanılmalıdır...
Sosyal medya eğer terörizm için araç olarak kullanılıyorsa o konuda da gereği yapılmalıdır. Ben bir liberal demokratım ve ifade özgürlüğü benim için en önemli değerlerden biridir. Öte yandan insan hayatı ifade özgürlüğünden çok daha yüksek olan biricik tek değerdir. İnsan hayatı değerlerin en yükseğidir ve liberalizme göre her türlü özgürlükten de daha önemlidir...
Eğer bir insanın hayatı ifade özgürlüğü kısıtlanarak kurtarılabiliyorsa bu noktada insan hayatından taviz verilemez. Sosyal medyanın geçici olarak tamamen kapatılmasını Fransa yaptı ve gerekirse Türkiye de bu kararı alabilir. Böyle bir karar özgürlüklere ve demokrasiye asla aykırı değildir...