Türkiye bir kez daha PKK terör örgütünün kalleş bir canlı bomba saldırısıyla karşı karşıya geldi. PKK yine alçak bir katliama imza attı. İnsanlarımız öldürüldü ve yaralandı. Ekimdeki Ankara saldırısını sayarsak bu Ankara'daki üçüncü saldırı... Gelin şimdi öncesinden başlayarak son yaşadıklarımızı analiz etmeye çalışalım...
***
Son birkaç gün içinde hemen bütün sol terör örgütlerinin eylem birliği yaptıklarına ilişkin bir karar kamuoyuna duyurulmuştu. Bu, sembolik gibi görülen ama dikkatlice analiz edilmesi gereken bir olaydır. Belli ki çok büyük bir terörist kalkışmaya hazırlanılıyor. Hem FETÖ'nün hem de sol terör örgütlerinin ortak sözcüsü gibi hareket eden Can Dündar'ın "
40 gün içinde bitiyorlar" tweetini de bu bağlamda analiz etmek gerekiyor...
***
Bu ülke yıllardır terörle mücadele ediyor ve bu süreçte 40 bin civarında insan hayatını kaybetti. Terörle mücadele sadece güvenlik kuvvetlerinin mücadele edeceği bir sorun değildir. Elbette devletin tüm güvenlik birim ve kuruluşları en üst düzeyde işbirliği, güç birliği, bilgi paylaşımı ve ortak mücadele gücü sergilemelidir. Ancak STK'lardan medya kuruluşlarına ve nihayet toplumun tüm etkili güç ve inisiyatif alanlarına varıncaya kadar aynı karşı duruş, aynı tavır, aynı güç birliği ortaya konulursa ancak terör amacına ulaşamaz ya da ulaşamayacağına inanır...
***
Bugün ülkemizin pek çok bölgesinde devletle çatışan, güvenlik güçlerine mayınlarla, tonlarca patlayıcıyla ve bombalarla saldıran terör örgütü mensupları için
sanki kahramanlık yapmışlar gibi anma toplantıları yapılabilirken,
günlerce taziye çadırları kurulabilirken, nüfusu 100 binleri bulan kasabalarımızda, milyonları bulan şehirlerimizde yapılan
terörü tel'in mitinglerine 300-500 kişi katılıyorsa bu işte temel bir yanlışlık var demektir. Bu noktada bizler de sorumluyuz demektir...
***
Biliyorsunuz ülkemiz deprem kuşağında ve biz depremle yaşamaya alışmak için bir sonraki depremi beklemek yerine, altyapısını ve binalarını depreme dayanıklı her türlü tedbirle güçlendirmek zorundayız. Terör meselesi de aynı deprem örneği gibidir artık bu ülkede.
***
Bulunduğumuz coğrafya şiddet dolu bir coğrafya. Yaşadığımız coğrafyayla bağlantılı tüm şiddete dayalı yol ve yöntemlere karşı da aynı
depremde olduğu gibi topyekûn duyarlı, donanımlı, tedbirli olmalıyız. Elbette bunun için de uzun süreli, çok geniş katmanlı bir devlet politikasının yani Türkiye için bir
üst akılın hâkim kılınacağı bir strateji de uygulanmalıdır. Başka devletlerin
üst akıl mekanizması var ve kendi ülkelerinin çıkarları için neler yaptığını biliyoruz. Türk devletinin de artık bir
üst akıl inşa etmesi zorunludur...