Kapitalizmin ana felsefesini oluşturan merkantilizm, emperyalizmin, sömürgeciliğin 'parasal' yönünü de ihmal etmemiştir. Salt askeri ve siyasi değil, ekonomik 'imparatorluklar' da güçlü para gerektirir. 15. Yüzyıl'da Portekiz ile başlayıp, 1530'da İspanya'ya, 1640'ta Hollanda'ya, 1720'de Fransa'ya, 1815'te ise İngiltere'ye geçen 'rezerv para imparatorluğu' süreci, İngiliz Sterlini'nin tahtına 1925'ten itibaren göz diken ABD Doları'nın, 1944'te Bretton Woods uluslararası para sistemi ile 'kapitalizmin yeni gözdesi' olmasıyla yeni bir aşamaya geçmiştir. 1950'de dünya merkez bankalarının uluslararası rezervlerinin yüzde 69'u altın iken, 1974'te Bretton Woods Sistemi yıkıldığında, aynı pay yüzde 23'e düşmüştü ve uluslararası rezervlerin yüzde 77'sini oluşturan döviz rezervlerinin yüzde 85'i ABD Doları'ydı. Soğuk Savaş'ın son 12 yılı dolara yaramadı ve 1991'de rezervlerdeki ağırlığı yüzde 46'ya kadar düşmüştü. Yeni dünya düzeni yine 'Doların İmparatorluğu'nda yürümeliydi ve ABD kendi parasının küresel rezervlerdeki ağırlığını yeniden yüzde 72'ye çıkarmayı başardı.
Ta ki, 2008'deki küresel finans krizine kadar. 2012'de dünya merkez bankalarının rezervlerinde yüzde 62'ye gerileyen ABD Doları'nın payı, 2014'te yükseldiği yüzde 64.6'dan bugün yeniden 62.8'e gerilemiş durumda. Kendi para birimi Sterlin'i AB'nin ortak para birimi Euro içinde eritmekten 'Brexit'le vazgeçen Birleşik Krallık'ın hamlesi de; artık ABD'nin güvenlik desteğini istemeyen ve kendi ordusunu kurmayı yeniden gündemine alan Almanya-Fransa patronajındaki AB'nin Euro'yu 'rezerv para' yapma hamlesi de; IMF'nin 2015'te kendi kur sepetine eklemesi sonrasında, yakın geleceğin yeni 'rezerv para adayı' olarak öne çıkarmak adına, Çin'in Yuan için yapacağı hamleler de 'küresel ekonomik savaş'ın kodlarının nerede yoğunlaşacağı konusunda gereken ipucunu veriyor. Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi'nin petrol satışlarını dolar dışı para birimleri ile ve altınla gerçekleştirme hamlelerinin ülkelerini hangi noktaya getirdiğini unutmadık.
Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarını, tam da, '2. Soğuk Savaş' döneminin eşiğinde, '2. Bretton Woods' para sistemi kapışmasının tırmandığı bir dönemde gerçekleştiriyor. Türkiye'nin siyasi, askeri ve diplomatik başarısının yanı sıra, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Kore, Endonezya, Meksika, Brezilya gibi ekonomilerle, karşılıklı olarak ülkelerin milli paraları ile ticareti hızlandırması ve küresel ticaretin 'dolar' ve 'euro' dışı milli paralarla gerçekleşme oranının yükselmesi; kapitalizm ve 'rezerv para imparatorluğu' açısından büyük deprem anlamına gelecek. Bu nedenle, Türkiye'nin sınırlarına ve bölgesine huzur, barış, siyasi ve ekonomik istikrar getirmeyi hedefleyen güvenlik operasyonları, küresel ticaret düzeninde de önlenemez bir dönüşümü tetikleyecek.