Tez yazmanın bir 'şizofrenik' dönem olduğunu söyledim daima öğrencilerime.
İnsan dünyaya yazdığı tezin içinden bakar. Karşılaştığı her olayın 'teziyle' açıklanabileceğini sanır, her olayı tezini doğrulayan bir yeni işaret olarak görür.
Eğer bir iddianız varsa ve olaylara belli bir sistematikle bakıyorsanız köşe yazıcılığı da öyledir.
Bütün olayları tezinizi doğrulayacak bir yeni gerçeklik olarak değerlendirirsiniz.
Tezim: küreselleşme bitti. Yeni bulgu: ABD'de polislerin katledilmesi, ondan önce de polislerin zenci Amerikalıları nahak yere öldürmesi.
***
Böyle düşünüyorum çünkü
dünya küreselleşmenin getirdiği müthiş
ideallere, eşitliğe, farklılıkların bir arada yaşamasına, çoğulculuğa, özgürlükçülüğe, daha fazla sivil toplum inisiyatifine el verecek, imkân sağlayacak
kurumları meydana getiremedi.
Bunların altında da bir tek neden yatıyor: küreselleşme iyiydi, hoştu ama önemsemediği, dikkate almadığı tek şey
ekonomik eşitlik, hiç değilse
eşitlikçi yaklaşımlar, modellerdi. Bunu önemsemediği için
küreselleşme döneminde yani
1989 sonrasında dünya bir yandan tarihinin en önemli
parasal genişlemesini yaşadı bir yandan da gene tarihin en
büyük ekonomik eşitsizliğine şahit oldu.
Ekonominin bu derecede
olumsuz sonuçlar ve onun üstüne oturan sancılı
gündelik pratikler ürettiği bir dönemde
küreselleşme idealleri sadece
egemen sınıfların, muktedirlerin hayalleri olarak
kalır. Kaldı.
O kadar böyle ki, bakın '
homofobi' bağlamında bir eğlence yeri taranıyor ve dünya kadar insan ölüyor. Polisler zencileri durup dururken öldürüyor.
Obama, Amerikalıların geçirdiği 'huzursuz gecelerden', 'güvensizlik duygusundan' söz açmak zorunda kalıyor. Derken eski bir siyahi asker bu defa beyaz polisleri 'indiriyor'.
Hani küreselleşme, hani eşitlikçilik, hani çoğulculuk, çoklu kültür yapıları?
Buraya da tesadüfen ve bir gecede gelmedik ya!
ABD'den bahsediyorsak evvela
Trump ortaya çıktı. Söylemediğini bırakmadı, '
Amerikan idealleri'ni ayakları altına aldı. Ne
İslamofobi bıraktı ne başka bir şey. Bütün bu gelişmelerin de seçime giderken onun önünü biraz daha açtığını söyleyenlere kulak kabartmayalım mı?
Ondan önce de Avrupa var.
Bırakın küreselleşmeyi,
1789 Fransız Devrimi'nin getirdiği ülküler bile bugün
İslamofobi bağlamında çiğneniyor.
Fransa '
cumhuriyetin değerleri' derken dünyanın en
dışlayıcı rejimini uyguluyor,
Müslümanları, siyahileri marjinalleştiriyor.
AB bu bağlamda bitti. Daha ötesi olmadığı için geleneksel
Avrupa refleksi devreye girdi ve İngiltere AB'den çıktı. Bu aslında
küreselleşme taraftarlarıyla küreselleşme karşıtları arasındaki bir çekişmeydi ve maalesef karşıtlar kazandı.
Uzantıları hızla gelişecek ve diğer AB ülkelerinde de benzeri tepkiler görülecek.
***
Bütün bunların bir tek nedeni var:
Avrupa, kurumlarını ideallerinin hızında dönüştüremedi. Bu kervana
ABD de katıldı. Hatta
komünizmi ve
Soğuk Savaş'ı alt etmek için kullanılan
küreselleşme tezleri, bu işler bittikten sonra
ve Avrupa,
Müslümanlarla, '
Üçüncü Dünya' ile
eski sömürgelerinin insanlarıyla yüz yüze gelince devre dışı bırakıldı.
Dünya yeniden katı, koyu, karanlık, muhtemelen kanlı bir döneme giriyor.
Size bir şey söyleyeyim mi,
neo-liberalizm değil de
sosyal demokrasi küreselleşmenin
lokomotifi olsaydı bunların hiçbir
meydana gelmeyecekti.
Küreselleşme ve
sosyal demokrasi insanlık demektir.
Çünkü!
Hâlâ mı inanmıyorsunuz?...