Şimdi serinkanlılıkla düşünmek ve gerçekçi, sakin analizler yapmak dönemi. Çünkü Türkiye'de neredeyse hiç beklenmeyen ve kısa bir süre önce tahmin edilemeyecek olaylar cereyan ediyor. PKK ile sürdürülen 'güçlü ateşkes' durumunun yavaş yavaş ortadan kalkması, Türkiye'nin DAEŞ/IŞİD'i vurması, yıllardır peşinde olduğu tampon bölge uygulamasına geçmesi, İncirlik'in Amerikan ordusuna kullandırılması, ABD'nin, Türkiye kendisini koruyor, müdahalesine saygı duyuyoruz diye sahip çıkması bunların arasında. O arada HDP var, Kürt sorunu var, çözüm süreci var...
***
Bu çok karmaşık gibi duran tablonun bir ağırlık merkezi bulunuyor:
ABD ile Türkiye arasındaki anlaşma. Ayrıntılarını bilmiyoruz. Batı basınında da bu konuda pek bir haber çıkmadı.
Davutoğlu, elbette bildiğini fakat açıklamayacağını söyledi. Gene de gerçek ortada:
Türkiye, İncirlik'i açtı. Bu
2003'teki
1 Mart krizinden sonra, çok geç gelen yeni bir durumdur.
Söz konusu halin oluşmasında ikinci bir boyut var. Yukarıda da belirttim:
DAEŞ/IŞİD konusunda
ABD ile Türkiye mutabakata vardılar. Fakat bu mutabakat sadece bu örgütle sınırlı olamaz. Bölgeye yönelik daha geniş çaplı bir planın yapıldığı bence malumdur. Amerika da bu örgütün üstüne gidecek, Türkiye de gidiyor. Zaten bu
ittifak önceden sağlanmasaydı Türkiye'nin (her şeye rağmen) bölgeye müdahalesi hayli zor olacaktı. Şimdi ondan bir adım ötesi de söz konusu: Türkiye
tampon bölge kuruyor ve ABD buna da sesini çıkarmıyor.
Bu gelişmenin altında birçok neden yatabilir. Türkiye'yi bölgeye müdahalesinden ötürü kınayan
İran bile önemli bir faktördür. Bir de bakalım henüz sesini yeterince çıkarmayan
Rusya ne yapacak?
***
Öte tarafta
PKK var. Türkiye bölgeye sadece
DAEŞ üstünden değil
PKK üstünden de yükleniyor. Bu bütünüyle yeni ve beklenmeyen bir durum.
Hükümetin hayli
ince hesaplar yaptıktan sonra bu aşamaya geldiğini sezmemek olanaksız. Bazı yorumcular haklıdır: iktidar,
yeni siyasal ortamda, yeniden seçime giderek bir '
düzeltme' isteyeceğini varsayıyor. Bunu bir ihtimal olarak denklemde sürekli olarak sabit tutuyor. Kürt kesimine
HDP-PKK çizgisinde, aynı tabiri kullanayım, yükleniyor. Ve o kesim için bir '
çıkmaz' da yaratıyor.
PKK ve HDP arasında daha farklı bir ilişki kurulursa veya
PKK daha sert, keskin bir çıkış yaparsa,
HDP onunla özdeşleşecek ve bu onu desteklemiş '
nötr' çevreler bakımından bir tedirginlik unsuru olacak.
HDP'yi '
Türkiye partisi' olarak görenler ve oylarını o muhakemeyle verenler yeni durumdan rahatsızlık duyacak... Varsayım bu. Fakat bu varsayımın HDP bakımından bir kısıtlama getirdiği gerçek.
***
Böylece, doğrudur, Türkiye,
iki cepheli bir mücadeleye girdi. Ama burada nirengi noktası
ABD. Hele onun son günlerde git gide artan bir sıklıkla
PKK'yı '
terörist örgüt' diye nitelendirmesi, bunu uluslararası kamuoyuna açıklaması durumu daha da ilginç hale getiriyor. Öte yandan Türkiye'de, bir başka yazıda ele almak istiyorum,
CHP'nin hem de, tam da bu şartlar altında 'elimizi taşın altına koyuyoruz' demesi ve gerçekten de koyacak gibi davranması durumu daha da 'kritik' hale getiriyor.
Bütün bu senaryonun
aktörü de,
rejisörü çok önemli, çok...