AK Parti ve CHP arasında cereyan eden koalisyon görüşmelerinin olumlu sonuçlanması demokrasinin bir kazancı elbette, her ne kadar olumluluk dediğimiz şey şu anda biraz, tabir mazur görülürse, züğürt tesellisi gibi duruyorsa da. Çünkü, ortada uzlaşma adına somutlaşmış herhangi bir şey yok. Olumluluk iki partinin birbiriyle görüşebilmesi, iki liderin birbirine incelikli davranışı...
Bunu bile müspet kabul ediyoruz. Bu son derecede doğal, siyasetin de demokrasinin de olmazsa olmaz ilkesini biz bir kazanç olarak nitelendiriyoruz. O derecede gergin, ayrışmış, bölünmüş bir siyaset yapısına ve ortamına sahibiz çünkü. Halbuki olması gereken budur.
***
Şimdi bunu bir yana bırakıp bundan sonrasına bakalım. Sadece bir tek husus etrafında bir analiz yapalım.
Hükümet kurulmazsa
alternatifi erken seçim. Veya
tekrar seçim. Bu bana geçmişteki bir olayı anımsattı. Son zamanlarda
koalisyon kavramının bu kadar tartışılmasına rağmen kimsenin aklına gelmeyen, demek artık o derecede eskilerde, geçmişte kalmış birçok önemli olayı, bir
koalisyon bozma girişimini hatırlıyorum...
1973 seçimlerinden sonra
Bülent Ecevit'in başında bulunduğu ve fırtınalar estiren
CHP, bütün benzetmelerin içerdiği hata payını bilerek söyleyelim, bir ölçüde de bugünün
HDP'sine benzeyen
Erbakan'ın
MSP'siyle koalisyon kurdu. Bu beklenmeyen bir şeydi. Hatta belli çevrelerin tepki gösterdiği bir girişimdi. Aslında büyük parti
AP idi.
Ecevit, Demirel'le aynı hükümetin içinde olmak istemedi. Üçüncü ve küçük partiye yöneldi.
Hükümet
tarihsel uzlaşı hükümeti olarak isimlendirildi. Bana kalırsa çok önemli bir girişimdi. Fakat
gerçek olması gerekiyordu. Oysa CHP'nin koalisyona tam manasıyla inandığını söylemek zordu. Nihayet
Kıbrıs Barış Harekâtı oldu. Ecevit atak bir biçimde Kıbrıs'a müdahale etti. Prestijinin doruğuna çıktı.
Sonradan rivayetlerden öğrendik ki, meğer o sırada danışmanı gibi olan
Deniz Baykal'la (kabinede Maliye Bakanıydı ve maliyenin tek kelimesini bilmiyordu) kafa kafaya verip, hükümeti bozup seçime giderlerse büyük bir oy patlaması yaşayacaklarını kararlaştırmışlar. Bu bir. Bir de bozdukları koalisyon yerine başka bir
hükümet kurulamayacağını düşünmüşler.
Baykal bu konuda kesin güvence vermiş, sonradan bitmeyecek, tükenmeyecek vahim yanlışlarının ilkini yapmış...
Hükümeti bozdu Ecevit, sudan bir bahaneyle.
Seçime gidemedi. Çünkü, evet, çok yanlış bir zihniyet ve anlayış üstüne bina edilmişti ama,
Demirel, etti eyledi
Cephe Hükümetini kurdu. Ecevit bir sonraki
1977 seçimlerinde oyunu artırdıysa da, kesinlikle bir sistem haksızlığıydı, tek başına iktidar olamadı.
***
Günlerdir bu tarihin, bu oluşumun üstünde düşünüyorum. Sayısız '
ders'le dolu.
İki büyük partinin koalisyon yapmaması, ülkeyi
1980'e kadar kan denizinde boğdu. Bir 'model' olmazsa diğerinin oluşabileceğini, siyasetin zorlamalara da dayansa, imkanlarla dolu olduğunu gördük. '
Nafile koalisyonlara' halkın prim vermediğini öğrendik.
Bugün birçok bakımdan benzeri bir eşikte duruyoruz.
CHP-AK Parti görüşmeleri bu tarihle iç içe, bugün. Zor görüyorum ama keşke bu girişimlerden gerçek, inandırıcı, işlevsel bir hükümet çıkabilse.
Siyaset düz değil ters akıntılarla ilgilidir...