Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Beyaz taşla oynamak...

Koalisyon kurmak zor iştir. Hele bugünkü şartlarda daha da zor görünüyor. Siyaset büyük ve stratejik bir oyun olduğundan koalisyon türü, farklı kanatları bir araya getirecek konularda sürekli bir tedirginlik duygusu içinde hisseder taraflar kendilerini. İşin özü koalisyon meydanı kaygan bir zemindir. Bu gergin işte, ilişkide başarılı olmak için iki büyük şarta sahip olmak gerekir.
Birincisi, moral üstünlüktür. Siyasette sayı çok şeydir. Ama her şey değildir. Sayısal ağrılıktan daha önemlisi siyasal ağırlıktır. Onu moral üstünlük sağlar. Moral üstünlüğe sahip olan taraf sayısı ne olursa olsun manevra kabiliyetine de sahiptir.
İkincisi, hamle üstünlüğüdür. Satrancın da, savaşın da, siyasetin de özü budur: hamle üstünlüğünü ele geçirmek. Öyle yaptığınız zaman karşı taraf size bağlı kalır. Sizin hamlelerinizi izler. Bu işin özünü de doğru karar vererek erken hareket etmek meydana getirir.

***

Bu açılardan bakınca Kılıçdaroğlu'nun girişimi hem doğrudur hem de önemli. Bir kere ön almaktadır. Sınır şartlarını koymaktadır. Bana gelen olursa bu değerlere dikkat ederek gelsin demektedir. Hamle üstünlüğünü bir ölçüde sağlamıştır. Her siyasi partinin bunu yapması, bugüne kadar yapmış olması gerekirdi. Unutmayalım ki, zaman işlemektedir.
Ama ben bunları bir yana bırakıp ikinci unsura gelmek istiyorum. Kılıçdaroğlu diyor ki, kabineyi % 60 kursun. Doğrudur. Sayısal olarak bakarsanız kabineyi seçimde % 60'ı elde eden kesim yapmalıdır. O zaman Kılıçdaroğlu'na düşen şudur. Daha önce Demirel'in birkaç kez yaptığı gibi, ortaya çıkar, diğer partilere gider. Onlarla görüşür. Birbirlerini ikna ederler. Ortak bir protokolde anlaşırlar. Durumu kamuoyuna ilan ederler. Biz koalisyonu oluşturduk derler. Cumhurbaşkanından görev beklerler.
O şartlar altında Erdoğan kaçınılmaz biçimde bu işin öncüsü, büyük partisi olan CHP'ye, Kılıçdaroğlu'na görevi verir. Davutoğlu'na o şartlarda vermesinin hiçbir anlamı olmayacaktır. Davutoğlu kapısını çaldığı partilerden eli boş dönecektir, çünkü...
Dediğim gibi, zamanında Demirel bunu yaptı, koalisyon yapmak istediği partilerle görüştü, konuyu beyan etti, görev kendisine verildiğinde de gidip hükümeti kurdu. Aynı şeyi şimdi Kılıçdaroğlu yapmalı, yapabiliyorsa.
***

Peki, böyle bir senaryo işler mi derseniz, olabilir de olmayabilir de... Bir sayıdır % 60, siyaset değildir. Kılıçdaroğlu o orandan bir hükümet çıkarırsa onu siyasallaştırmış olur. Bu da başta belirttiğim gibi bir moral üstünlük meselesidir. CHP öne sürdüğü modeli sahip olduğu şartlarda sağlayabilirse moral üstünlüğü ele geçirdiği anlamına gelecektir bu.
Şurası muhakkak ki, Akparti, şu anda moral üstünlük bir yana, siyasal momentum açısından daha hareketli olmak zorunda. Sonuna kadar götürür ve daha fonksiyonel bir hale getirir veya getirmez ama CHP eğer hamle üstünlüğünü elde ediyorsa Akparti'nin bu durumu değerlendirip ona göre davranması gerekir. Kaldı ki, daha önce de yazmıştım, Akparti'nin diğer partilere getireceği öncelikli talepleri diğer partilerin Akparti'ye sunacağı öncelikli taleplerden daha azdır. Üstelik partiler bu tür adımları atarak o taleplerini toplumsallaştırıyor ve katılaştırıyor. Akparti'nin bunlara cevap üretmesi daha da zorlaşabilir kısa bir süre içinde.
Beyaz taşlarla
oynamak önemlidir satrançta, çünkü hamle üstünlüğü ondadır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA