2015 seçim sonuçları kadar zengin yorum imkânı veren seçim çok azdır. Çünkü seçim birbirine zıt birçok durumu bir arada oluşturdu. Daha önceki seçimlerde görülmeyen durum HDP'nin Meclis'e girmesidir ve bu tek başına bir sonuç değil. Arkasında gayet karmaşık bir dizi ilişki var. Öyle olduğu içindir ki, bu seçim kazananlar üstünden değil kaybedenler üstünden gelişti.
***
Bu çelişkili durumun bir tek nedeni bulunuyor. Siyasette ve seçimde kazanmak iktidar olmaktır. Seçimde
Ak Parti dışında hiçbir parti
kazanmak yani
iktidar olmak güdüsüyle hareket etmedi. Partiler kendilerini iktidar konumunda görmediğinden Ak Parti'nin
kazanmaması için bir strateji güttüler. Bu nedenle de bu seçimin galibi aslında
stratejik oydur.
HDP stratejik oy kazancını en ileri düzeyde sağladı
. % 13 gibi kendisinin de kimsenin de beklemediği bir sonuca ulaştı. HDP kendi
çekirdek oyunu aldı, mutlaka aldı ama onun üstüne Ak Parti'den oy kazandı. Hemen belirteyim HDP
oylarının çok büyük kısmı Ak Parti'den sağlanmıştır.
CHP'den HDP'ye giden oylar yok denecek kadar azdır. Fakat dikkat çekici yanı işin CHP'nin kendisinden HDP'ye gidecek oylara göz yummasıdır. Hatta gerçekleşseydi MHP de aynı şekilde kulağının üstüne yatacaktı. Yani,
HDP oyu Kürt oyudur.
İkincisi bu stratejik oyun yanındaki
tepki oyudur. MHP gibi hiçbir projesi olmayan, hiçbir şey söylemeyen, sadece
Ak Parti'ye
muhalefet etmekle yetinen bir parti oylarını kısmen artırmış, daha doğrusu eski yerine dönmüştür.
Bu şartlar altında bakınca
HDP'nin başarısını
mutlak bir başarı olarak görüyorum. Yani hem kendi oyu var hem de emanet oy HDP'de. Nitekim HDP de
emanet oy gerçeğini vurguladı. Emanet oy ne yanlıştır, ne kötü. Tersine her parti emanet oy alır. Her parti,
partizan kitlesinin dışında kalan
sempatizan kitlesinin desteğiyle başarısını sağlar veya kaybını yaşar. Bu HDP açısından neredeyse kesin bir sonuçtur.
***
Tüm bu nedenler Ak Parti'nin elde ettiği sonuçları daha da ilginç hale getiriyor.
Ak Parti eşzamanlı olarak
hem kazanan hem kaybeden taraf oldu. Kaybetti. Bu kesin bir sonuçtur. Ak Parti bu seçimlerden hem
mutlak oy sayısı bakımından hem de
oy oranı bakımından yitirerek çıktı. Daha önce Ak Parti yaklaşık 43 milyon
geçerli oyun 21 milyon 400 binini almıştı. Bu defa 45 milyon 800 bin oyun 18 milyon 850 bini aldı. Bu seçmen sayısındaki artışa rağmen bir kayıptır.
Öte yandan
2011 seçimlerinde kazanılan oy oranı % 49.8 idi. Bu % 50 demektir. Bu defa oyların % 40.8'ini aldı. % 9'luk net kayıp. Bu görmezden gelinecek bir sonuç değil. Ak Parti hem HDP ve MHP'ye oy kaydırarak
sempatizanlarını hem de öz seçmeninden oy kaybederek
partizanlarını kısmen kaybetti.
Ama öte yandan
Türkiye'nin partisi hâlâ Ak Parti'dir. Propaganda döneminde meydanlar bu derecede gerilmeseydi, Ak Parti kendisine ancak seçimin dördüncüsü olabilecek partiyi,
HDP'yi bu derecede sert bir şekilde
muhatap almasaydı bu sonuç da bu şekilde çıkmayacaktı. Kaybettirme dürtülü,
negatif oy esaslı seçimlerde bu tür stratejilerin seçmende
çarpan etkisi yarattığı bilinirken Ak Parti bu hataya düştü. Ama Ak Parti hâlâ bir önceki seçimin genel tablosunu büyük ölçüde koruyan partisidir.
Bütün bunlar ne anlama geliyor, cumaya...