Daha çok tartışacağımız, irdeleyeceğimiz seçim sonuçlarıyla ilgili birkaç saptamayla başlayalım...
1- Türkiye, Gezi olaylarını yaşadı: 2013 Haziran. Türkiye yolsuzluk tartışmasını yaşadı: 17 ve 25Aralık 2013. Türkiye yerel seçim yaptı: Mart 2014. Bu olaylardan sonra o seçimde Ak Parti'nin aldığı oy % 45 idi, kabaca. Muhalefet ise MHP ve CHP olarak % 44'te kaldı. BDP-HDP oyları ise % 5.5 diyelim. Katılım % 90'dı.
CB seçimini anlamak için bunlar çok önemli göstergeler. O seçimde Erdoğan ve Ak Parti karşıtı olan birçok kişi ve çevre son dakikada "düzen bozulur" diye iktidar partisine oy verdi. Oylar daha düşük çıkacaktı, bu "tepki yükseltti" dendi. Peki. Ben de kabul ediyorum. O zaman da yazmıştım. Oyların ben 2011 seçimi sonrasında % 50 bandının üstünde olduğu kanısındaydım. Başta saydığım olaylar düşürdü, o belirttiğim amillerle de % 45'te kaldı.
2- Bu seçimde ise birçok insan, bir öncekinin tersine, çeşitli mülahazalarla, Erdoğan'a oy vermedi. Ak Partili olduğu halde oy vermeyenlerin mevcudiyeti herkesin malumu. Buna rağmen Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde Ak Parti'nin aldığı oyların çok üstünde bir oy oranı yakaladı. Şu satırları yazdığımda oyları % 53-54 arasında değişiyordu.
İki olguyu alt alta koyup düşününce ortaya çıkan sonuçları özetleyeyim: Erdoğan'ın kişisel karizmasının oy karşılığı Ak Parti'den büyüktür. İkincisi, çeşitli saiklerle dalgalanan oyları bir tarafa bırakınca, bu seçimde bilhassa oy vermeyenleri denkleme dahil edince Ak Parti'nin oy oranının bu civarda % 55 mertebesinde olduğu söylenebilir. Ama o oranın elde edilememesi ayrı bir meseledir.
3- Türkiye, yaklaşık olarak 2010 referandumunun oy oranını yakaladı. Dört yılda yaşanan bunca olaya mukabil aynı oranın bugün gene elde edilmesi, üstünde durup düşünmeyi gerektirecek bir durumdur. Erdoğan karizmasıyla, performansıyla, hırsıyla bu başarıyı yakalamıştır.
4- Buna mukabil katılım oranı düşük. Katılmayanlar sadece CHP'den değil. Ak Parti'den de sandığa gitmeyenler var. Katılım yüksek olsaydı, ben tersini söyleyeyim, Erdoğan'ın oyları yükselirdi. Dikkatinizi çekerim, oy oranı demedim, oyları dedim. Erdoğan 20 milyon civarında oy aldı. Mart seçimlerinde de Ak Parti bu kadar oy almıştı. Daha fazla katılım matematik olarak Erdoğan'ın oylarını artıracaktı.
5- Büyük muhalefet içler acısı bir durumda. Kampanya bile yapamadı. Ne söylediğini muhalefetin kimse anlamadı. Sadece Erdoğan karşıtlığı üstünden yürüyen ve içinde yaşadığımız siyaset ve sosyoloji gerçeğini kavrayamayan bir siyaset daha fazlasını değil, daha eksiğini yapabilirdi ancak. Öyle oldu. Gene şu satırları yazarken Çatı Adayının oyu % 38-39. Bu kaybın anlamı şu: Türkiye, siyaset dışı oluşumlara her zaman soğuk baktı. Bir kere daha uzak durdu o yapay adaydan. İki partinin müşterek oyundan daha eksik çıkan bu oyların bir açıklaması daha var: MHP tabanının bir kesimi oyunu Erdoğan'a verdi.
6- Küçük muhalefet, Kürtler büyük performans gösterdiler. Bu Türkiye için altın değerinde bir imkândır. Umarım bunu devam ettirir Kürtler, kıymetini bilir bunun ve Çözüm Süreci buradan daha ileriye gider bu imkânla.
Bu durumda Türkiye bundan sonra da muhalefet sorunu yaşamaya devam edecek. Zaten devam eden bu sorunun yeni cephesi şu: İhsanoğlu, bu iki partiye de gökten zembille indi. Bu iş nasıl oldu, bunu kim gerçekleştirdi? Bu iki sorunun cevabı verilmeden ve hesabı görülmeden Türkiye'de muhalefetten değil ancak mugalatadan söz edilebilir.
Yeni bir dönem başlıyor Türkiye'de, her yönüyle, her anlamıyla.