Akaryakıt şirketi OPET'in iki kurucusundan biri olan Nurten Öztürk öğretmenlikten girişimciliğe uzanan yaşam öyküsüyle Türkiye'deki kadınların rol modeli.
TBMM tarafından üstün hizmet madalyasıyla da onurlandırılan, 9 milyonun üzerinde insana dokunan 'Temiz Tuvalet' kampanyasıyla İngiltere'den 'Golden Awards' ile ödüllendirilen Nurten Öztürk, geçen hafta da MediaCat tarafından 'Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü. Bu vesile ile biz de Öztürk'ün hayatındaki dönüm noktalarını dinleme fırsatı yakaladık.
Babası köy öğretmeni olan ve kendisi de köyde dünyaya gelen Nurten Öztürk, "Anadolu'nun ışıksız köylerinde babamın yaktığı ışıkla yürüdüm" diyor. Öztürk'ü dinlerken, köy enstitülerinin kapatılmış olmasına bir kez daha üzüldüm. Köy kadınlarının eğitiminde aslında ne büyük bir rol oynayacaktı kim bilir. Öztürk, okuma yazmayı eşinden öğrenen bir annenin ilk çocuğu. Ailesinin arkasında durmasıyla Yatılı Kız Öğretmen Okulu'nda okumayı başarmış. Ancak her köylü kızının bu şansa sahip olmadığını biliyoruz.
"Kızım ışık ol, ışık ol ki karanlıklar aydınlansın" diyen babasının ve "Eğitimsiz kadın eksik kadındır, oku ki mesleğin olsun" diyen annesinin desteğiyle bugünlere geldiğini anlatan Nurten Öztürk, taşımalı eğitim sisteminin gelmesinin köy yaşamını olumsuz etkilediği görüşünde. "Öğretmeni olmayan köyler karanlıkta kaldı. Köylüler çocuklarını okutmak için şehirlere göç etti. Şehir imkânlarının köylere ulaşması gerekirken, yeterli eğitim imkânları, sosyal entegrasyon olmadığı için de şehirler köyleşti. Zaman içinde kadınlarımız üzerindeki baskı arttı. Münevverler, Özgecanlar, Güldünyalar arttıkça arttı" diyor. Bugün çarpık şehirleşmeye, eşitlik mücadelesi veren kadınlarımızın bir arpa boyu yol alamamasına bakınca, Öztürk hiç haksız değil diyorum. Siz ne dersiniz?