Çok değil 3 hafta önce İstanbul'da çok önemli bir zirve gerçekleşti. ABD merkezli en saygın kuruluşlar arasında yer alan Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi, enerji, ekonomi ve siyaset dünyasından önemli isimleri İstanbul'da ağırladı ve enerji ve ekonomi politikaları masaya yatırıldı. O gün bambaşka bir atmosfer vardı kuşkusuz ama Türkiye'nin hava sahasını ihlal eden bir Rus uçağını düşürmesinin ardından başka bir iklime hem de müthiş bir hızla girildi.
Peki bizi neler bekliyor? Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde en önemli konu enerji. İki ülke arasında yaşananları bize en iyi kim özetler ve analizini yapar diye bakınca hiç kuşkusuz karşımıza ilk çıkan isimlerden biri Defne Sadıklar Arslan oluyor.
Atlantik Konseyi'nin ABD dışında açtığı ilk ofisi İstanbul olarak belirlemesi kadar konseyin enerji ve ekonomi direktörlüğüne Defne Sadıklar Arslan'ı getirmesi de önemli bir gelişmeydi. Uzun yıllar ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde baş ekonomi ve enerji danışmanlığı görevini yürüten ve konseyin bölge temsilcisi de olan Arslan'la Grand Tarabya'daki ofisinde buluştum.
Arslan'a göre enerji sektöründe kartlar karıldı ve yeniden dağıtılıyor.
Rusya ile Türkiye arasındaki gerilimin uçak düşmesinden çok daha öncelere dayandığını hatırlatıyor Arslan ve doğalgaz fiyatı konusunda bir anlaşmazlığın olduğu, Rusya'nın indirim yaptığı haberlerinin yayınlandığı günlere atıfta bulunuyor. Arslan, "Türk akımı ile ilgili de zaten anlaşmazlık vardı, yeni bir şey değildi. Genel bir memnuniyetsizlik vardı" diyor.
Hep derler ya kadın liderler, yöneticiler daha aklı selim kararlar verir ve sükûnetle davranır. Arslan da "Tavsiyem Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde hemen en negatif tutum alınmasın" diyor ve Rusya'nın Türkiye'ye verdiği gazı kesebileceğine asla inanmıyor.
Kuşkusuz tüm bu yaşananlar enerjide arz güvenliğinin önemini bir kez daha önümüze çıkarıyor. Başka hatlar üzerinden enerjinin taşınması, Türkiye'nin bir üsse dönüşmesi çok daha büyük önem kazanıyor. Defne Arslan, "Türkiye'nin diğer ülkelere enerji bağımlılığı ne kadar azalırsa o kadar iyi olur" diyor.
Nükleer duramaz çünkü
Neticede Rusya'nın ekonomik olarak çok zorlanacağı ortada. Ne de olsa Türkiye en fazla doğalgazı Rusya'dan alıyor, o nedenle gaz kesmeye ihtimal vermiyor Arslan. Bir de tabii nükleer konusu var. "Nükleeri durdurur mu Rusya" diye soruyorum. Arslan bu konuda da şunları söylüyor: "Rusya nükleeri durdurur mu durdurmaz mı? Durdurursa Türkiye bu konuyu tahkime götürür ve ciddi de bir tazminat alır. Rusya uluslararası arenada hükümlerini yerine getiremeyen bir ülke konumunu alır ki bunu sanırım hiç istemez. Ayrıca yapılan hesaplar aşağı yukarı tazminatın 4 milyar dolar olduğunu gösteriyor ki bu da hafife alınacak bir maliyet değil."
Tüm bu yaşananlardan fırsat doğar mı? Ya da kim fırsat yakalar sorusuna ise Arslan, "Türkiye'de enerji yatırımına girmek isteyen başka şirketler ve ülkeler için bir fırsat olabilir. Mesela ABD için, daha fazla batılı yatırımcı için şu anda bir fırsat var" cevabını veriyor.
Her gelen gün yeni flaş bir gelişmeye gebe olduğundan bu analizlerin ömrü ne kadar olur doğrusu bilemiyorum. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz galiba.