Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

"İş yapma şeklimizin modern yönetimde bir ismi yok"

Feyyaz benim yaşıdım, yoldaşım, 75 yıllık arkadaşım. Bu dostluk kolay anlatılır bir şey değil. Ailesinden bir ricam var. Feyyaz'ı işe göndermeye devam etsinler. Ben her gün gidiyorum. Günlük işlerle ilgilendiğimden değil, işe gitmenin heyecanı bana yaşama sevinci veriyor. ABD'de doktoruma kontrole gittiğimde bana üç tavsiyede bulundu. 'Düşme, üşüme, yürü' dedi. Ben buna bir de aktif olmayı ekliyorum. Biraz daha işe gitmek istiyorum."
Bu sözler toprağı, doğayı korumak için verdiği mücadeleyle tanıdığımız işadamı Nihat Gökyiğit'e ait. Ortağı, can yoldaşı Feyyaz Berker'i bir kaç cümleyle anlatırken hepimizin kulağına küpe olması gereken güzel bir nasihatta da bulunuverdi.
Sanırım son yıllarda katıldığım en duygu dolu doğum günü sevgili Feyyaz Berker'in 90'ıncı yaş günü oldu. Kızları Meltem ve Şebnem Berker tarafından organize edilen davette, Berker'in hayatına dokunan sevdiği pek çok isim bir araya gelmeyi başarmıştı. Kimler yoktu ki... Mesela Can Kıraç, İbrahim Bodur, Bülent Eczacıbaşı, Demir Karamancı, Üstün Ergüder...
Feyyaz Berker bu yaz rahatsızlanmış ve sevgili eşi Alev ve iki kızının özel ilgisiyle hayata tutunmuş, Bodrum'da dinleniyordu. Nihayet İstanbul'a geldiğinde de kızları bu özel daveti hayata geçirdi. Mehmet Altun tarafından hazırlanan FB Feyyaz Berker kitabı da doğum gününe yetiştirilmişti. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel biyografi kitaplarından biriydi. Berker öyle istediği için çok fotoğraf ve az yazı vardı.
Tekfen Holding'i üçü de inşaat mühendisi olan merhum Necati Akçağlılar, Berker ve Gökyiğit birlikte kurmuştu. Bugüne kadar bir kez bile birbirleriyle tartışmayan Tekfen'in üç ortağı ile ilgili kitapta Feyyaz Berker'in şu sözleri ne ilginç:
"Herhangi birimiz şirketin tamamını satabilir. O derece birbirimize güveniyoruz. Bizi tenkit ederler bu yüzden ama bu böyle. Sanırım bunun modern yönetimde bir ismi yok."
Hakikaten de günümüz iş dünyasında ne böyle ortaklıklar ne de böylesine bir samimiyetten söz edebiliriz. O nedenle ne zaman bu kuşak işadamlarıyla bir araya gelsem kendimi hem çok ama çok şanslı hissederim.
Kitaba hızlıca göz atarken, yabancı yatırımcılara nasıl cesurca çalım attıklarına ait bölüm de çok ilgimi çekti. Berker şöyle anlatmış: "O zaman bizim gözümüzde, dünyada üç tane ampul firması vardı:Philips, Osram ve General Electric. Amerika'nın en büyüğü GE, Türkiye'de fabrika kurmuş, arkasından Philips kurmuş ve biz kurmuşuz. Osram ise Almanya'dan getiriyordu ampulleri. Biz, dünyanın üç büyük ampul fabrikasına karşı mücadele gücünü gösterdik. Güneş batar, Tekfen doğar sloganını kazandık. Benim için en değerli şey budur."
TÜSİAD'ı kuran isimlerden de biri olan Berker'e o gün herkes liderlik vurgusu yaptı. Eğitime gözünü kırpmadan yaptığı yardımları ise en güzel Boğaziçi Üniversitesi profesörlerinden Oya Başak, artık bir slogana dönüştürdüğü "Feyyaz Feyyaz para ver!" repliği eşliğinde esprili bir şekilde anlatırken, "Okuttuğun çocukların sayısını artık hatırlamıyorum" dedi. Göz doktoru babası Ahmet Muhtar Bey'in Kurtuluş Savaşı sırasında Çukurova bölgesindeki milli direniş hareketine destek verdiğini ve ön saflarda mücadele ettiğini kitaptan öğrendiğim Feyyaz Berker bu ülkenin yetiştirdiği güzel insanlardan biri.
İyi ki doğdunuz Feyyaz Berker!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA