Kadın dokunduğu her yere farklı bir bakış açısı getiriyor. Genç yaşta aramızdan ayrılan Tulu Gümüştekin, 2008'de Brüksel'de açılan İstanbul Merkezi'ne yönetim kurulu başkanı olduğunda da öyle olmuştu.
Tulu, hukuk okumuş, üstüne uzmanlık alanı olarak Avrupa Birliği konusunu seçmiş, kendini yetiştirmiş, nihayetinde danışmanlık şirketi kurmuştu. O sıralarda tanıştık, arkadaş olduk. Bazen heyecanla telefon açar ve Avrupa Birliği'nde alınan ve Türkiye'yi ilgilendiren kararlar üzerine ne düşündüğünü anlatır, lobi yapmanın önemini vurgular dururdu. O yıllarda pek çok yazıma bizzat konuk olmuştu.
İstanbul Merkezi için yaptığı ilk projelerden biri Türkiye'yi, kültür ve sanatla tanıtmak olmuştu. Onun sayesinde sanat eleştirmeni Beral Madra'nın küratörlüğünü yaptığı ve 12 Türk ve Avrupalı sanatçının birlikte imza attığı "İstanbul'un Diptikleri Sergisi" Brüksel'de açılmıştı. Benim de katıldığım açılışta, Brüksel'deki Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili önemli pek çok ismi bizzat görmek mümkün olmuştu. Lobinin gücüne inanan Tulu buna benzer çok proje yaptı. O gün sohbet etme şansı bulduğum AB'nin beş büyük kurumundan biri olan Bölgeler Komitesi'nin başkanı Luc Van Den Brande, merkezin İstanbul'un zengin kozmopolit yapısını göstermek için büyük şans olduğunu söylemişti ki Gümüştekin de bu söylemi ispatlayan projeler yapıyordu. Çalışkanlığı, işine olan tutkusuyla hatırlıyorum onu hep.
Ölüm haberini aldığımda tanıyan herkes gibi ben de önce bir şok geçirdim. İnsan yakıştıramıyor. Evet ölüm hiç kimseye yakışmıyor, Tulu'ya da hiç yakışmadı. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Sevgili annesi Sevgi Hanım'a ve eşi Kaan Terzioğlu'na da bir kez daha baş sağlığı dilerim.