Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Bu ne aculluk Melih Gökçek!!!

Anadolu Bulvarı'nın devamı olarak gelen ve ODTÜ sınırını bir süre takip ettikten sonra Yüzüncü Yıl ile Çiğdem mahallelerinin içinden geçen, sonunda Konya Yolu'na bağlanan otoyol için Ankara'da kıyamet kopuyor.
Otoyol kararı, 1980'de alındı. 1990 tarihli Ankara Nazım Planı'na konuldu. Anadolu Bulvarı 1987'de inşa edilmiş ama, Konya Yolu'na bağlanan bölüme 20 yıldır başlanılmamıştı.
ODTÜ Rektörü Ahmet Acar'ın da beyan ettiği gibi, Ankara Nazım Planı'nda bulunan otoyola kendilerinin bir itirazı yok. Söz konusu yol, ODTÜ sınırına teğet geçerken, 400 metrelik bölümü sit alanıyla örtüşüyor.
Bunun için de, ODTÜ, Koruma Amaçlı İmar Planı hazırladı. Bir başka ifadeyle bazı ağaçların kesilmesi kabul edildi. Anlaşılıyor ki bu plan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sonunda onandı ve Ankara Belediyesi de işe girişti. Ama, ilke itibariyle ODTÜ'nün söz konusu otoyola müsaade etmesi, gece yarısı baskınını tasvip ettiği anlamına gelmez.
Zaten kimse, bu aculluğu, "Ben yaptım oldu" zihniyetini kabul edemez. 20 yıl beklenmiş, biraz daha beklense ve kurallar çiğnenmese daha iyi olmaz mıydı?

***

Ahmet Acar'dan nelere itiraz ettiklerini sordum. İşte anlattıklarından çıkardığım sonuçlar:
1) Koruma Amaçlı İmar Planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onandı ama, henüz itiraz süresi var; bu dolmadı. Mamafih, itiraz, İmar Kanunu'nun 18'inci maddesine göre yürütmeyi durdurmuyor fakat, itirazın yapılmasına bile fırsat verilmedi. 11 Ekim'de, uzun bayram tatilinden bir gün önce, cuma günü, akşamüstü Belediye Başkanlığı'ndan ODTÜ'ye bir belge ulaştı. "Bakanlık onayı sebebiyle inşaatın önünde bir engel kalmadığı ve işlemin başlatılacağı" belirtiliyordu. Acaba, üniversite öğrencilerinin tatilde olmasından mı istifade etmek düşünüldü? Acelenin sebebi bu mu?
2) İmar Kanunu'nun 18'inci maddesine göre, kentsel alanda yeni bir ada iskâna açılıp, imar planı yapılırsa, değer artışı karşılığı olmak üzere sosyal donatılar için (% 40'a kadar) bir oran yerel İdare'ye, yani belediyeye bırakılıyor. Bu tasarrufun teknik adı Düzenleme Ortak Payı (DOP). Ama, ODTÜ bir kamu kurumu, arazide bir değer artışı söz konusu değil. Olsa dahi, araziyi satarak artı değerden faydalanacak bir durum yok ortada. Daha önce Melih Gökçek'in bazı beyanları çıkmış: "ODTÜ'nün % 40'ını alacağız; göle el koyacağız vs..." Bu da tedirginlik yaratıyor.
Yola itiraz edilmiyor fakat, DOP'a karşı çıkılıyor.
3) Orman Yasası'na göre, kesilecek ya da nakledilecek ağaçların damgalanıp tasnif edilmesi gerekiyor. Bu işlem sırasında, ODTÜ yetkililerinin de hazır bulunması uzlaşmayı sağlayacak bir unsur olabilirdi.
Ama, o kadar acele ediliyor ki, ağaçların hiçbiri böyle bir değerlendirmeye tâbi tutulmuyor, yani Orman Yasası da çiğneniyor ve bir gecede toplam 3 bin ağacın kesildiği ya da söküldüğü ileri sürülüyor. Belediye, 600 çam ağacının sökülmek suretiyle nakledildiğini belirtse de, ODTÜ yetkilileri, bu kadar kısa sürede, yani bir gecede, sağlıklı bir söküm işleminin gerçekleşemeyeceği kanaatinde.
4) İmar Kanunu, kamuya terk edilen arazi üzerinde ağaç ya da bina varsa, hak sahibiyle anlaşmaya varılmasını öngörüyor. Bu anlaşma sonucunda bir ödeme yapılacak. Fakat ODTÜ yönetimiyle bir araya gelip bu husus görüşülmüyor.
5) ODTÜ sınırına teğet geçen yolun haricinde, bir de ODTÜ arazisinin içinden geçen yol var. Bakanlıktaki sorumlu kişilerle ODTÜ Rektörü uzlaşmış, ODTÜ'yü ortadan bölen yolun tünelin içinde inşa edilmesi kararlaştırılmıştı.
Ama plan notlarında "Yüzeyde hiçbir inşaatın ve işlemin yapılmaması" diye kayıt düşülmüştü.
Şu anda bu hususta da bir netlik mevcut değil.
Rektör Ahmet Acar, arazinin üstten kazılmak suretiyle tünelin inşa edileceği endişesini taşıyor. Onun istediği, yüzeydeki dokuya, bu arada ağaçlara ya da binalara ve diğer tesislere zarar vermeden tünelin dipten oyulması. (İstanbul'da, Dolmabahçe'den Bomonti'ye, Bomonti'den Sütlüce'ye çıkan tünel gibi.) Özetle ifade etmek gerekirse, temelde bir uzlaşma mevcut. Ama o kadar hızlı davranılıyor ki, gerekli işlemler göz ardı ediliyor ve hiçbir sıkıntı yaratmadan halledilecek bir mesele ihtilâf yaratıyor.
Boşuna dememişler "Tiz-i reftar olanın payine damen dolaşır / Erişir menzil-i maksuduna aheste giden." (Acele edenin ayağına eteği dolaşır / Yavaş ilerleyen, hedefe daha kolay ulaşır.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA