İnternet Andıcı nedir diye soruyor sade vatandaş. Çok bilenler(!)... Bizler tartışıyoruz ama ayrıntıyı ihmal etmemeliyiz. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1999'dan beri peyderpey 43 internet sitesi kurdu. TSK'nin bu tarz siteleri kurması yasal. Zaten iddianamede "muhtevanın" suç teşkil ettiği ileri sürülüyor. Özel yetkili Savcı, "irtica. org" ve "turkatak.gen.tr" üzerinden, 3 Ocak 2007 ile 24 Şubat 2009 arasında yapılan yayınları kanuna aykırı buluyor ve darbe zemini yaratmaya yönelik kara propaganda olarak değerlendiriyor. İlker Başbuğ'un bu sitelerin kurulmasında bir rolü yok. İçeriği hakkında bilgisi var mıydı... Bu da ispata muhtaç. Evet... Bu sitelerin faaliyetine son veren İlker Başbuğ ama ne zaman harekete geçti? 4 Şubat 2009'da, Taraf gazetesi, 35 kara propaganda sitesinin varlığından söz edince, sitelerin kapatılması kararı verildi.
Kapatılan sitelerin yerine, Bilgi Destek Dairesi'nde görev yapan şube müdürleri üzerine, onların kredi kartlarıyla 4 yeni site oluşturuldu. Bu siteler henüz faaliyete geçmemişti. İşte o 4 site, Nisan 2009 tarihli bir İnternet Andıcı ile kuruldu. (TSK'da kötü çağrışımları yüzünden, Andıç kelimesinin yerine artık Onay'ın kullanıldığını hatırlatayım)
Savcı, faaliyete geçmeyen bu 4 sitenin, kara propagandanın yürütüldüğü diğer siteleri kamufle etmek maksadıyla, bir anlamda onların devamı mahiyetinde kurulduğu kanaatinde. Böyle bir hükme varmasının dayanağı, şüphesiz eldeki diğer belgeler. Başta, hükümet ve Gülen Cemaati'ni hedef alan İrtica ile Mücadele Eylem Planı geliyor. Söz konusu planın hazırlanması talimatının, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız tarafından verildiği iddiası mevcut. İlker Başbuğ'un, delil karartmaya yönelik teşebbüsleri de unutulmamalı. Mesela, "Kâğıt parçası" söylemi. Ama yalnız o kadar değil. İrtica ile Mücadele Eylem Planı, 12 Haziran 2009'da Taraf'ta yayınlanınca, Bilgi Destek Dairesi'nin Dursun Çiçek'in görev yaptığı 3. Destek Şubesi'nde, askeri savcı tarafından belirlenen bir bilirkişi, bir günlük inceleme sonucunda, bilgisayarlarda böyle bir belgeye rastlanmadığını açıklamıştı. Çünkü bilgisayarın taramasını, belgenin içinde hiç geçmeyen "Sabetaycı" anahtar sözcüğü ile yapmıştı. Zaten, 19-20 Haziran 2009'da da, Genelkurmay Karargâhı'ndaki bütün bilgisayarlar silindi, belgeler imha edildi. Başbuğ hakkında iddialar ciddi. Ama keşke, usul hataları yüzünden davanın esası yara almasa. Herkes hesap verir inancı, mağduriyetlerle gölgelenmese.