Türkiye'de ne değişti, diye soranlara, sadece, Evren ve Şahinkaya'nın yargı önüne çıkarılması bile yeterli bir cevap teşkil edebilir. Bir, "Evren yargılansın" diyen savcı Sacit Kayasu'nun maruz kaldığı muameleyi hatırlayın, (Eski HSYK, Kayasu'yu meslekten ihraç etmişti) bir de, 12 Eylül 2010 referandumuyla yargının önü açıldıktan sonra, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Çetin'in iddianamesi ile ortaya çıkan gelişmeleri düşünün. Hem 12 Eylül'ün mimarlarının, hem de Balyozcular ve takipçilerinin yargılanmasının temsili bir değeri var. Bu yolu seçenlerden er geç hesap sorulacağı, Türkiye cumhuriyetinin korunma ve kollanmaya ihtiyacı olmadığı, mesajı veriliyor. Bir zamanlar Yunanistan'a, generalleri yargıladığı için gıpta ederdik. İşte nihayet biz de bunu başardık.
İddianamede, Evren'in "şartlar olgunlaşsın diye bekledik" dediği ileri sürülüyor. Bu söz ona ait değil.
Evren, miting meydanında yaptığı bir konuşmada benzer bir cümle sarf etmişti. "Sabreden derviş muradına ermiş derler. Biz de 12 Eylül'e gelinceye kadar az mı sabrettik!" demişti.
Diğer cümle, Orgeneral Bedrettin Demirel'e ait. Demirel, darbeden sonra yaptığı bir konuşmada, geç kalınmış olmasından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirirken, "Bir sene evvel müdahale kararı vermiştik. Olgunlaşsın diye bir sene daha beklendi. Çok kan döküldü; üzülüyorum" demişti.
Bu cümlelerden, "darbeye zemin hazırlamak için bekledik, bu arada perde arkasından olayları yönettik" anlamı çıkmasa da, o dönemi yaşayanlar, bugün kışkırtıcı faaliyetlerin katkısını daha iyi görebiliyor. Balyoz ve takipçileri de "Bayrak harekâtı" rehberliğinde aynı yoldan gitmeye çalıştı. Fakat başarıya ulaşamadılar. Evren'in sözleriyle "muratlarına eremediler."