Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

12 Eylül, Evren ve bugün yaşadıklarımız

12 Eylül'e takaddüm eden yıllar kan ve kargaşa içinde geçti. Bütün sorumluluğu tabii ki askere yükleyemeyiz. Herkes cici çocuktu, demokrasinin gereğini yerine getiriyordu ama darbeci generallerin tuzağına düştüler diyemeyiz. Kabul edelim ki Türkiye'de işler iyi gitmiyordu. Siyasi istikrar yoktu, gerginlik ise had safhadaydı. Ülkücülerle, devrimci gençlik birbirlerine karşı adeta kan davası güdüyor, farklı partilere mensup siyasetçiler el bile sıkışmıyordu. Kutuplaşma, her nevi derneğe sıçramıştı. İşçiler, öğretmenler hatta polis sağ-sol kavgası yüzünden bölünmüştü. Bölünmekle kalmamış, gruplar birbirlerine karşı kinlenmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne müdahale ortamını, sivillerin uzlaşmadan yoksun, kavgacı tavırları hazırladı.
Bununla beraber, özellikle Ergenekon ve faaliyetleri açığa çıktıktan sonra, hepimiz, dünü daha iyi anlamaya başladık. Hadiselerin bu kadar süratle tırmanmasının ve kontrol altına alınamamasının ardında mutlaka başarıyla (!) yürütülen "psikolojik bir harekât" olduğu konusunda herkes hemfikir.
12 Eylül 1980 öncesi, son 1 yılda işlenen bazı önemli cinayetleri sıralayalım: 1 Şubat 1979 Abdi İpekçi; 28 Eylül Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul; 19 Kasım Adalet Partisi Milletvekili İhsan Darendelioğlu; 20 Kasım, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Ümit Doğançay; 7 Aralık, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Cavit Orhan Tütengil; 11 Nisan 1980 TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu; 27 Mayıs, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak; 19 Temmuz, eski başbakanlardan Nihat Erim; 22 Temmuz Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler. (Hepsi bu kadar değil, sadece aralarından bazılarını seçtim)
Alevi-Sünni çatışmasını körüklemek amacıyla...
19-26 Aralık 1978 Kahramanmaraş katliamı (Başbakan Ecevit bu olay sonrasında bazı illerde sıkıyönetim ilan etmek zorunda kaldı);
Gün Sazak'ın öldürülmesi gerekçesi ile 28 Mayıs 1980'de başlayan Çorum olayları.
Biraz geriye gidelim.
1 Mayıs 1977'de Taksim'i kana bulayan hadiseler.
16 Mart 1978'de 7 solcu öğrencinin ölümü ile neticelenen bombalısilahlı saldırı.
Ağustos 1980'de MHP Genel Merkezi'nin gündüz vakti gene bombalı ve silahlı bir saldırıya uğraması; ardından, MHP'ye yakın olarak bilinen Ziraat Mühendisleri Birliği'ne yönelik eylem. Yaralananlar, hayatlarını kaybedenler.

***

Kenan Evren, anılarında, darbeye yaklaştıran adımları şöyle açıklıyor:"Kuvvet komutanlarıyla mutabakata vardıktan sonra, İkinci Başkan Org. Haydar Saltık'ı çağırarak kendisine şu görevi verdim: İki kurmay subayla bir Çalışma Grubu kurunuz. Esas görevleri, müdahale zamanı gelmiş midir, müdahale mi daha iyi netice verir, yoksa ilgilileri ikaz mı daha münasiptir? Bunları araştırıp bana bir rapor versinler. Saltık, bu görevi aldıktan sonra iki kurmay subayı seçti. 11 Eylül 1979'dan itibaren çalışmaya başladılar."
Daha sonraki yıllarda da "Çalışma Grubu" kuruldu. Biri 28 Şubat'ın meşhur "Batı Çalışma Grubu" diğeri Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde oluşturulan "Cumhuriyet Çalışma Grubu." Sözde iç tehdidi bertaraf etmeye yönelen "Plan Semineri" (jenerik senaryo!) Kara propaganda yapan internet siteleri, andıçlar, irtica konulu haberler, tehdit kokan Genelkurmay açıklamaları, tabii ki Danıştay örneğinde gördüğümüz gibi "ses getirici eylemler."
Çok şükür bu defa, Türkiye aynı tuzağa düşmedi. Bırakınız düşmeyi artık hesap sorma devri geldi.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA