Tartışma BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Kızım okuldaki andı okumasın" demesiyle başladı. Ama bu konu, ilk defa gündeme gelmiyor. Meselâ Erbakan'ı hatırlıyoruz: "Birileri 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' derse, birileri de, 'Kürt'üm, doğruyum, çalışkanım' şeklinde andı okumayı tercih eder" diye konuşmuştu. Kıyamet kopmuştu.
2010 yılında toplanan Milli Eğitim Şûrası Genel Kurulu'na andın kaldırılması istikametinde bir teklif getirilmişti. O tarihte de, tartışma çıktı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'yu ağır dille suçlayanlara rastladık. Oysa sadece kabul görmeyen bir teklif söz konusuydu.
Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından 1933'te kaleme alınan ve 12 Eylül'de bazı eklemelerle geliştirilen bir anda, niçin bu kadar kuvvetle sahip çıkılıyor? Statükoculuk işte böyle bir şey. Özellikle, Selahattin Demirtaş'ın bu şekildeki bir sivil itaatsizlik eylemini yürekten destekliyorum. Çünkü onun açısından, ayrıca etnik vurgu da rahatsız edici.
Tartışmaktan çekinmeyelim... Bir anda, istenilen sonuca ulaşılamaz. Konunun olgunlaşması gerekiyor. Herkes kendi düşünce taşını binaya ekleyecek ve sonuçta bir orta yol bulunacak.