Seçimlere 4 ay kala, CHP'li 10 milletvekilinin Atatürk'ün Bursa mitingini de hatırlatarak, "halkın direnme hakkı" ndan söz etmesi, pek hoş kaçmadı. Ben şahsen, 27 Mayıs darbesi sonrasında, 1961 Anayasası'nın başlangıcına konulan, "Meşruiyetini kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanan Türk milleti" ibaresini hatırladım. CHP'nin maksadı bu olmasa dahi, söylemi, İsmet Paşa'nın, Demokrat Parti'ye karşı sarf ettiği "Sizi ben bile kurtaramam" ya da "Şartlar tamam olunca ihtilâl meşru olur" cümlelerini aklıma getirdi.
4 ay içinde seçim var. Vatandaş, oylarıyla rengini belli edecek ve CHP'nin işaret ettiği tehlikenin varlığına inanıp inanmadığını sandıkta gösterecektir.
Kamuoyu araştırmalarındaki bulgular, halkın eğiliminin, henüz CHP'nin korkularını yansıtmadığının işaretini veriyor. Andy-ar'ın araştırmasına göre, bugün seçim olsa, (kararsızlar dağıtıldıktan sonra) AK Parti % 48.3, CHP % 25.2, MHP % 10.6, BDP % 6.9.
Geçtiğimiz aya göre, AK Parti 1.9, BDP 1 puan ilerlemiş, CHP ve MHP aynı kalmış.
CHP'nin korkular ya da iftiralar üzerine örmeye çalıştığı propaganda yöntemi, acaba halkta gerekli karşılığı bulmuyor mu? Sözgelimi, AK Parti-Hizbullah işbirliği; Kayseri Belediyesi yolsuzluğu; korku imparatorluğu; direniş çağrısı...
Vatandaşların, farklı bir beklentisi mi var? Ben şahsen, CHP'nin Kılıçdaroğlu'yla yola devam etmesini arzu ederim. Güçlü muhalefet, demokrasi için de bir teminattır. Bu yüzden, CHP'lilere öz eleştiri öneriyorum.