CHP'nin istediği gibi baraj % 7'ye inebilir. Ama unutmayalım ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, % 10'luk barajın, demokrasiye aykırı olmadığı kararını vermişti.
Baraj, istikrarın yegâne teminatı değildir; hatta, TBMM'de, yeterli temsil sağlanamamışsa, istikrarsızlığın kaynağı da olabilir. Özellikle, MHP ya da BDP gibi ülkemizin harcı içinde yer alan eğilimler, parlamento dışında kalırsa, ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.
Buna mukabil, istikrarı gözetmeyen çok düşük bir oran, demokrasinin yozlaşmasına yol açabilir. Örneklerine geçmişte çokça rastladık. Hükûmeti kurabilmek için, azınlığın çoğunluğu esir alması ve şartlarını dayatması gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir.
1974'te, CHP-MSP koalisyonu. Ecevit, Erbakan'ın başbakanlığa vekâlet etmemesi için yurt dışına bile gidemiyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı gibi önemli bir olay cereyan etmiş olmasına rağmen, dayanamayıp hükûmeti bozdu.
Ecevit'in, 1977'de hükûmeti kurmak için, 11 milletvekiline ihtiyacı vardı; her birine bakanlık verdi.
Demirel, Milliyetçi Cephe Hükûmeti zamanında, MSP razı olmadığı için, ekonominin gereği olmasına rağmen, devalüasyon kararı alamadı.
1979'da Adalet Partisi azınlık hükûmeti kuruldu; Erbakan dışarıdan destekliyordu. İpler MSP'nin elindeydi; Erbakan, "kadayıfın altı kızardı" söylemini benimseyip, güvensizlik oyuyla tek tek bakanları düşürdü. "Baraj indirilsin" diyenlere, bu örnekleri hatırlatırım.