Bizim insanımızda "medeni cesaret" pek yoktur. Ama "kitle psikolojisi" içinde, -yani fark edilmeden- efelenmeyi severiz. Medeni cesaret sahibi kişi, bedel ödeyerek, tek başına kalsa dahi, muhalif bir tavır sergiler.
Bu yüzden, medyamızın muhalif kalemlerine, "candaş/yandaş/yoldaş" demeden saygı duyuyorum.
Ama, kalabalıkların içinde gizlenmesinden yararlanarak, Tayyip Erdoğan'ı yuhalayanları ayıplıyorum. Tıpkı Twitter'da, takma adlar altında ona buna sataşıp, sövenler gibi "karanlığın güvencesinden" güç alıyorlar.
Bu genel girişten sonra, "Erdoğan neden yuhalandı?" konusunu ele alalım:
1) Türkiye'deki kutuplaşmanın yarattığı derin öfke.
2) O öfkenin rahatça seslendirilmesine imkân veren kitle.
3) Erdoğan'ın Fenerbahçeli olması.
4) TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın Galatasaray yönetimini eleştirmesi.
Tayyip Erdoğan, "Büyüklük bende kalsın" şeklinde bir hareket tarzı benimserse, stattan yükselen yuhalamaları lehine çevirebilir. Zaten birçok taraftar başbakana haksızlık ve ayıp yapıldığını düşünüyor. "At denize, balık bilmezse Halik bilir" yaklaşımı güzel. Bunun ötesinde tehdit kokan bir tavır, ters tepecektir.