''Yiyin efendiler yiyin/ Bu han-ı iştiha sizin" demişti Tevfik Fikret... "Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin."
Belli ki Tayyip Erdoğan, "aksırana, tıksırana kadar içiyorlar" derken, ondan esinlendi. Şu farkla ki, Fikret isyankâr bir teb'a sıfatıyla, yöneten "efendilere" çakıyordu. Erdoğan ise yönetimin başında ve iktidar sahibi kişi sıfatıyla, vatandaşına çatıyor. Bu durum, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'un da dikkatini çekmiş. "Alkol içenlerin hepsini neredeyse aşağılayan üslubu tasvip etmediklerini" söylüyor.
Buna mukabil Erdoğan'ın da şikâyetleri var. İçki, heykel, Hizbullah ve Kanuni dizisi, hepsi aynı pakete konulup, iktidarın, giderek muhafazakâr bir dayatma içine girdiğinin delili olarak gösteriliyor. Oysa Hizbullahçılar daha ziyade, yargının ihmali yüzünden serbest kaldı. Yargıtay, pekala hükmü kesinleştirebilir, ya da "alt mahkemede hüküm giyen 'tutuklu' sayılmaz" yorumuyla, sanıkları serbest bırakmayabilirdi. Muhteşem Yüzyıl dizisine uyarı veren de hükümet değil. RTÜK yasasında yer alan yayın ilkeleri, Kurul'a çok geniş bir takdir hakkı bırakıyor. Erdoğan'ın da hatırlattığı gibi, kanun 1994'te çıktı; SHP koalisyon ortağıydı. Mayıs 2002'de elden geçti; Ecevit başbakandı. "Yayınların, Türk aile yapısı ve toplumun milli ve manevi değerlerine aykırı olmaması" ilkesi, 2002'de de aynen korundu. Bülent Arınç, Kanuni dizisini alenen eleştirmeseydi dahi, RTÜK bugünkü yapısıyla o uyarıyı verirdi. İçki meselesi de öyle. Talimatın Erdoğan'dan gelmediğini tahmin edebiliyorum. Zira Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu (TAPDK), alkol ve tütün piyasasını düzenlemekten ziyade, kendini, içki ve sigara ile mücadele derneği gibi görüyor. Kaldı ki "içkiyi laikliğin teminatı" gibi sunmak, hep o referansla laikliği değerlendirmek de, ters bir bakış açısı.
Demek istiyorum ki, elma ile armudu toplayıp, farklı olayları, rejimi tehdit eden bir süreç gibi göstermek doğru değil. Hele "askeri vesayete" nazire olarak "sivil vesayetten" söz edilmesine hiç katılmıyorum. Bununla beraber, TAPDK ve RTÜK yönetiminde çoğunluğun AK Parti iktidarı tarafından belirlendiği, Erdoğan'ın zaman zaman buyurgan bir üslup benimsediği gerçeği de göz ardı edilemez. Yanlış anlaşıldığından ve "Candaş/yandaş" medyadan yakınan başbakanın biraz da iğneyi kendine batırmasında yarar var.