Türkiye' de çok önemli gelişmeler oluyor. Geçen gün Fransız Sarayı'nda bir öğle yemeği yedim. Önemli bir Fransız diplomat ülkemizi ziyarete gelmişti. Neden Türkiye'ye ilgi gösterdiklerini sordum, şu izahatı verdi: "Ekonomisi büyüyor, ülke zenginleşiyor, ağırlıklı olarak genç bir nüfusa sahip. Bölgede etkisi artıyor. Türkiye, uluslararası bir aktör oldu. Her konuda düşüncesi öğrenilmek isteniyor."
Merak ettiğim bir başka mesele vardı, onu da sordum:
- Uluslararası bir aktör haline gelmesi, ekonomideki başarısından ve genç nüfusundan mı kaynaklanıyor? Yoksa mevcut iktidarın dış politika vizyonundan mı?
- AK Parti hükûmeti, Türkiye'nin bu olumlu potansiyelini dış politikada bir vizyona dönüştürdü. Bu istikamette bir irade sergiledi. Dolayısıyla, uluslararası camiada ağırlığının artması, otomatik olarak ekonomik potansiyelinin ve genç nüfusunun bir sonucu değildir.

***
Bunlar memnuniyet verici sözler. Ama gözlerimizi iç politikaya çevirdiğimizde, güneş birden kararıyor; kavga, kıyamet, bağrış çağrış... Şu gençlere, biraz daha hoşgörülü yaklaşılsa olmaz mı? Geçtiğimiz yıl Tekel işçilerine de aynısı yapıldı. Öğrenci kolektifleri, sosyalist ya da komünist eğilimli olabilir. YÖK'ün kaldırılması ya da harçların indirilmesi taleplerinin ardında, hükûmeti alaşağı etme, yıpratma niyeti de bulunabilir. Demokratik bir ülkede, buna tahammül göstermek gerekiyor. Zaten, üzerine gidip, meseleyi büyüttükçe, aşırı güç kullanıldıkça, provokasyona müsait bir zemin, işte o zaman yaratılıyor.
Tayyip Erdoğan'a hatırlatayım: Öfke gençliğe, hoşgörü size...