Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Hükûmet-HSYK ihtilâfı

Bazı hâkim ve savcıların atanmasında, gene hükûmet ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) arasında ihtilâf doğdu. Hükûmet, Erzurum, Diyarbakır ve özel yetkili İstanbul ağır ceza mahkemelerine -davaları etkileyecek biçimde- HSYK'nın hâkim ve savcı listesi sunduğunu ileri sürüyor. HSYK ise, mahkemelerin iş yoğunluğu sebebiyle başka davalara bakamadığını, takviye hâkim ve savcıyla bu sorunu çözmeye çalıştıklarını açıklıyor.
HSYK'nın hassas davalarda sorunlu bir geçmişi var: Şemdinli davası savcısı Ferhat Sarıkaya'nın ve Kenan Evren hakkında iddianame düzenleyen Adana savcısı Sacit Kayasu'nun meslekten ihraç edilmeleri; Şemdinli davasına bakan Van Ağır Ceza Mahkemesi'nin -hâkimleri başka yere atanmak suretiyleyeni bir yapıya kavuşturulması; faili meçhul cinayetleri yargılayan Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nin hâkimini değiştirme gayretleri, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner ile 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in yargılandığı Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nin savcılarının yetkilerinin kaldırılıp, başka savcıların yetkilendirilmesi gibi örnekleri sıralayabiliriz. Güz kararnamesinde, 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanan Oktay Kuban'ın, Balyoz davasında peş peşe tahliye vermesi; ayrıca Kafes davasında askeri mahkemeyi yetkili görmesi; Kafes, Poyrazköy ve Amirallere Suikast davalarının birleştirilmesine karşı çıkması da, zihinlerde şüphe uyandıran başka misaller. Hal böyle olunca, HSYK'nın haklı müdahaleleri de, ister istemez kuşku yaratıyor.

***

Referandum sonucu "evet" olduğu takdirde bu sorun kökten çözülecek. Bir kere, Adalet Bakanı ve müsteşarı katılmadığı takdirde, toplantılar bloke edilemeyecek. 3 daire kuruluyor; Birinci Daire, hâkimlerin atama, nakil ya da yetkilendirilmesiyle görevli. İkinci Daire, hâkim ve savcıların terfileriyle ilgilenecek ve disiplin dosyalarını görüşecek; Üçüncü Daire ise, denetim konularına bakıyor. Müfettiş vazifelendiriyor ve gerektiğinde soruşturma izni almak için Kurul Başkanı'na (Adalet Bakanı'na) konuyu iletiyor. Bugünkü haliyle HSYK'da Adalet Bakanı bütün işlemlerin içinde yer alabiliyor. Oysa HSYK yeni yapıya kavuşturulunca, bakan 3 Daire'nin de faaliyetine iştirak etmeyecek. Yani bakan, ilk soruşturma kararında yok (sadece Kurul'dan soruşturma istikametinde bir sonuç çıkarsa, izni o veriyor); bakan, atama, nakil, yetki ve terfilerde yok; bütün çalışmalar onun gıyabında yapılacak. Adalet Bakanı müsteşarı ise, yalnız Birinci Daire'de görev alacak ve diğer dairelerin işine karışmayacak. Kararlar oybirliğiyle alınmayacağı için, müsteşarın Daire'nin toplantısına katılmaması, kararları bloke edemeyecek.
Adalet Bakanı, HSYK'nın Başkanı ama Kurul, itirazları inceleyen bir merci haline geliyor. Meselâ bir hâkim, atanmasına itiraz ederse, o zaman atamayı yapan Daire haricinde, geri kalan iki Daire'nin üyeleri, bakanın da katılımıyla toplanıyor ve itirazı değerlendiriyor. Bakan, 14 kişiden biri olarak oy kullanıyor.
Yukarıda belirttiğim hususların hepsi anayasada yer almıyor ama resmi açıklamalara göre, yasal düzenleme anlattığım biçimde gerçekleşecek.
Sanırım referandum sonuçlanmadan, hükûmet ile HSYK arasındaki çekişme hep devam edecek. Zira HSYK, Ergenekon ve faili meçhul cinayetler dosyalarına bakan mahkemelerin yapısını etkilemeye çalışıyor. Hükûmet ise, yürüyen yargıya müdahale edilmesin gayretinde.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA