Gazeteler, hâlâ Hakkâri'nin Çukurca ilçesine bağlı Hantepe baskınının hesabını soruyor. Ve hâlâ Genelkurmay Başkanlığı'ndan, "utangaç" da olsa bir açıklama gelmiyor. Hantepe'de, Heron'ların, PKK saldırılarını tespit ettiği ileri sürülüyor. Birçok merkezden "BBG evi gibi seyredilmesine" rağmen, gene iddiaya göre, bölgeye bir yardım gönderilmemiş. Üstelik dünkü Taraf'ta, Hantepe baskınından kurtulan er Yusuf Kılıç'ın açıklamaları var. Olaydan yaralı olarak kurtulan Kılıç, içlerinde 50 askerin konuşlandığı ve taburu koruyan iki ayrı mevziin, "Saldırı ihtimali yok, gereksiz" diyerek boşaltıldığını söylüyor. Ayrıca, silâhları da tutukluk yapmış.
Hantepe'de, 20 Temmuz 2010'da, 7 şehit verdik.
Gediktepe
Biraz daha geriye gidelim... 19 Haziran'da, Hakkâri/Şemdinli-Tekeli taburuna bağlı Gediktepe'de 11 şehit vermiştik. Oysa baskından önce hazırlanan bir istihbarat raporu mevcuttu. Emniyet Müdürlüğü Büro Amiri Başkomiser Ahmet Yiğenoğlu, 16 Haziran, saat 21.20'de, Şemdinli Jandarma Karakolu'na, PKK'nın Tekeli karakolu ve bu tabura bağlı Gediktepe üst bölgesine saldırı yapacağını bildirmişti. Hem Gediktepe, hem Hantepe, Hakkâri 3. Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya'nın denetiminde. Gürbüz Kaya, Balyoz davası sanıklarından.
Mayın
Kaya'yı, "mayın patlaması" olayından da hatırlıyoruz. Hakkâri/Çukurca- Hantepe'de mayın patlamış, 7 şehit vermiştik. (27 Mayıs 2009) Mayın patlamasını izah eden bir konuşma internete düşmüştü. Konuşmanın, Hakkâri Tümen Komutanı Gürbüz Kaya ile Çukurca 20. Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es arasında geçtiği ileri sürülmüştü.
Zeki Es: "Bizzat kendim yerleştirdim. Rütbelileri tek tek çağırdım gösterdim. 'Bütün komutanlar birbirine devretsin' dedim. Hep tekmil verdiler devrettik diye... Komutanım benim niyet ve maksadımı zaten biliyorsunuz. Ben bu çocukları koruyayım diye döşedim. Ama onlar o kadar yırtınmama rağmen hassasiyet göstermemişler... Sizi böyle sıkıntıya soktuğum için kahroluyorum."
Gürbüz Kaya: "Hiçbir sıkıntı yok, bak hiçbir sıkıntı yok. Biz aynen planladığımızı tekrar uygularız."
Zeki Es: "Yarından itibaren harekâtımızı uygulamak için hazırız komutanım. Yarın akşama kadar atarız üzerimizden bu sıkıntıyı. Ama bu sıkıntıdan dolayı ben kahroluyorum."
Gürbüz Kaya: "Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok. Burada hayatımızı ortaya koyup mücadele veriyoruz. Bu mücadelenin içinde birileri ufak tefek hata yapacaktır..."
Bu konuşmadan sonra, başka bir ses kaydı da kamuoyuna yansıdı.
Komutan (Tuğgeneral Zeki Es'e hitaben): "Zeki sen misin ağabeycim? Yalnız mısın?"
Zeki Es: "Astsubay yanımda..."
Komutan: "Konuşmaların hepsi kaydediliyormuş, fazla şey yapmayın. Anladın mı dediğimi?"
Zeki Es: "Anladım. Kim söyledi size?"
Komutan: "Genelkurmay Elektronik Sistemleri (GES) komutanı, bu sabah aradı söyledi."
Aktütün
17 askerin şehit olduğu Hakkâri/Şemdinli-Aktütün karakol baskını da (3 Ekim 2008), Gürbüz Kaya'nın Hakkâri 3. Taktik Tümen Komutanlığı dönemine rast gelmişti.
Şimdi bir soru sormak isterim: Bu ihmal ya da ihanetlerin hiç mi hesabı sorulmayacak? Ya da vatandaşı tatmin edecek hiçbir açıklama yapılmayacak mı?